İİK.’ nun 18. madde kapsamında şikâyet yargılaması usulüne tabi olan sıra cetveline ilişkin uyuşmazlıklarda HUMK’nun 409. madde hükmünün uygulanmayacağı, bu durumda mahkemece esasa girilerek yargılama yapılması gerekirken, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla başlamış olan icra takibine «haciz» ya da «iflas» yollarıyla devam edilemeyeceği’ne dair İsviçre Federal Mahkemesi Kararı–
Borçlu sanığın mal beyanı dilekçesinde bildirdiği taşınmazın tapu kayıtları getirtilerek, taşınmazın kendisine ait olduğunun anlaşılması halinde, borcu karşılamaya yeterli olup olmadığı araştırılarak, sonucuna göre “İİK.’nun 332. maddesinde düzenlenmiş olan suçu işleme kastının bulunup bulunmadığı”nın takdir edilmesi gerekeceği-
Kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlunun vekili vasıtasıyla icra mahkemesine başvurup ödeme emrini iptal ettirmesinden sonra, yeni ödeme emrinin borçluya değil vekiline gönderilmesi gerekeceği-
Bonoda ilk cironun lehtara ait olması gerektiği, lehtarın cirosundan önce başka cironun bulunması ve daha sonra lehtarın cirosunun olması halinde, lehtarın cirosundan önceki ciroların yok hükmünde sayılacağı-
Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince; tebligat usulsüz olsa dahi muhatabın takipten haberdar olması halinde tebligat geçerli sayılacağından, muhatabın beyan ettiği tarihin “tebliğ tarihi” olarak kabul edileceği-
Mahkemece davacı 3. kişi tarafa takip borçlusunu davaya dahil etmesi için HMK. mad. 119 uyarınca tensibin tebliğinden itibaren 1 haftalık kesin süre verilmişse de, davacı tarafa verilen kesin süreye uyulmaması durumunda ''mevcut taraf ve delil durumuna göre yargılamanın sürdürüleceği" ihtaratı yapıldığı halde, süreye uymayan davacı taraf aleyhine ihtarata aykırı olarak davanın reddine kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu-
Hissesi satılan taşınmaz üzerinde fiilen yapılmış binada henüz kat mülkiyetine geçilmemiş olmasının, binayı işgal etmekte olan üçüncü kişiye “tahliye emri” gönderilmesini engellemeyeceği-
"Borçlu ile işlemde bulunmuş olan üçüncü kişinin, borçlunun "boşandığı eşi" olması halinde, bu kişinin borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve alacaklılarına zarar verme kasdını bilmesi gereken konumda bulunduğundan, borçlu ile bu kişi arasındaki işlemin -İİK. 280/I ve II uyarınca- iptâline karar verilmesi gerekeceği–
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.