Uyuşmazlığın çözümü yargılamayı gerektirdiğinden ve tazminat tutarı belirgin (likid) olmadığından, uygulama yeri bulunmayan İcra ve İflas Kanunu'nun 67/2. maddesi gereğince davalının icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına yasal olanak bulunmadığından, yerel mahkemece, davalının icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulmasının gerekeceği-
Bitmesi adli tatil zamanına rastlayan sürelerin HUMK.nun 177. maddesi uyarınca tatilin bittiği günden itibaren 7 gün uzatılmasının gerekeceği-
Davacının davalı taraftan satın aldığı ancak ayıplı çıktığını iddia ettiği biçer patoza ödemiş olduğu bedelin iadesine, patoz karşılığı davalıya verilen ve haksız olarak icraya konulan senetlerin iadesine ve hacizlerin ortadan kaldırılması istemi-
Sıra cetveli düzenlenirken haciz ihbarnamesi tarihlerinin dikkate alınması gerekeceği, tevdi mahallinde konulan hacizlerin dikkate alınamayacağı—
“Sabit gelir sahibi olduğu ispatlanmamış yirmi yaşlarındaki borçlunun oğlu tarafından tüm ev eşyalarının satın alındığı” iddiasının, yaşam deneyimlerine aykırı sayılması gerekeceği-
Borçlunun ödeme emri tebligatından haberdar olduğunu beyan ettiği tarihe göre tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayetinin İİK mad. 16/1'de öngörülen yedi günlük süre içerisinde gerçekleştiği gözetilmek suretiyle işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden, takip dosyasına itiraz dilekçesinin yedi günlük sürede verilmediğinden bahisle şikayetin reddine karar verilmesi isabetsiz olduğu- Öncelikle tebligatın usulsüz olduğuna ilişkin şikayet incelenerek, tebligatın usulsüz olduğunun belirlenmesi halinde tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilmesine ve takibin şekline göre her türlü borca itirazın icra müdürlüğüne yapılması gerektiğinden bu konudaki talebin reddine karar verilmesi gerektiği-
Adi yazılı belge olan ibraname altındaki imza, alacaklı tarafından açıkça inkar edilmediği gibi verilen cevap dilekçesinde de kabul edildiğinden mahkemece, şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Haciz adresinin takip dayanağı senette yer alan adres ile aynı olduğu haciz adresinde bulunan ve borçlunun şube adresi olarak işlettiği anlaşılan ........ ünvanlı işyerine ait kira sözleşmesinin, vergi kayıtlarının ve ödeme kaydedici cihazlara ilişkin cihaz levhasının borçlu adına kayıtlı olduğu,yine haciz adresine ilişkin SGK işyeri bildirgesinin borçlu tarafından verilmiş olduğu,dosya kapsamında mevcut haciz tarihinden beş gün sonrasına ilişkin 29.12.2010 tarihli,borçlu ve davacı 3. kişinin eşinin imzalarını içeren vergi yoklama fişinde haciz adresinin borçlu tarafından işletildiğinin,3. kişinin haciz adresinde borçlunun çalışanı iken 2010 yılı Haziran ayında çıkışının verildiğinin, 3. kişinin eşinin ise 01.09.2010 tarihinde işyerinde çalışmaya başladığının beyan edildiği,benzer içerikteki SGK kayıtlarına göre 3. kişinin 03.03.2010-20.06.2010 tarihleri arasında haciz adresinde borçlunun sigortalı işçisi olarak çalıştığı,bu kapsamda İİK 97/a maddesinde düzenlenen karinenin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu,davacı 3. kişinin dayandığı faturaların ise kendi adına olmadığı gibi davalı borçlu adına olduğu ve ayırt edici özelliklerinin bulunmadığı,bu maddi ve hukuki olgular ile mevcut deliller birlikte değerlendirildiğinde, davacı 3. kişinin İİK'nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin aksini güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlayamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde borçlu ile 3. kişi arasındaki uyuşmazlığın esasına ilişkin çözümleme getirmeyen başka bir mahkeme kararının yargılama giderlerinin aidiyetine ilişkin açıklama kısmı kesin delil niteliğinde kabul edilerek, davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.