Davalı borçlu borca itiraz dilekçesinde; kira borcu bulunduğunu, Şubat ve Mart kirasını ödeme taraftarı olmasına rağmen alacaklının buna yanaşmadığını, alacaklının haksız yere aleyhinde icra takibi başlatarak mağduriyetine sebebiyet verdiğini açıklayarak itirazını bildirmiş ise de; bu itiraz borcun esasına dair bir itiraz olmadığından, mahkemece davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Takip dayanağı bononun, sözleşme konusu yapının eksiksiz tamamlanması halinde ödeneceği anlaşıldığından, alacak şarta bağlanmış olup, sözleşmenin karşılıklı edimleri içerdiği ve borçlu tarafından alacaklının sözleşme ile üstlendiği işi yerine getirmediği ileri sürüldüğüne göre, alacağın varlığı ve tahsilinin gerekip gerekmediği yargılamayı gerektirdiği-
Ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal 7 günlük süreden sonra yapılan itirazın süre aşımı nedeniyle reddi gerekeceği-
Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında Yargıtay tarafından da bir karar verilebileceği-
Öncelikle asli katılma dilekçesinin eldeki davanın taraflarına tebliğ edilmesi ve dava konusu taşınmazın değeri belirlenerek bu miktar üzerinden nisbi tarifeye göre noksan harcın ikmal ettirilmesi, ondan sonra müdahilin iddiasının araştırılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken asli müdahale dilekçesi tebliğ edilmeden, keşfen değer saptanmadan ve harç tamamlatılmadan eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru olmadığı gibi asli müdahil ...'ın açtığı davada diğer davanın taraflarının zorunlu dava arkadaşı olarak birlikte davalı olarak bulunması gerekirken birisinin davacı birisinin davalı olarak yazılması ve asli müdahilin isteği bakımından olumlu olumsuz bir karar verilmemesinin isabetsiz olduğu- Asli müdahil vekili 18.07.2012 tarihli dilekçe ile vekillikten istifa ettiğini mahkemeye bildirdiği ve daha sonraki duruşmalara katılmadığı ancak asli müdahile çıkarılan davetiye bila tebliğ döndüğü halde mahkemece istifa dilekçesinin asli müdahile tebliğ edilmemesi nedeniyle dava hakkının kısıtlanmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
İtirazı kabulü ile takibin duracağı- Borçlunun borca itirazı kabul edildiği halde, borçlunun tazminat talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin doğru olmadığı-
İtiraz edenin hem kefil, hem ipotek veren üçüncü kişi, hem de müteselsil kefil sıfatıyla sorumluluğunun bulunduğu, alacaklının borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden müteselsil kefili takip edebileceği gerekçesi ile ihtiyati haciz kararına vaki itirazın reddine karar verilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.