Borçlu tarafından sunulan itfa belgesi altındaki imzanın alacaklıya gösterilerek “bu imzayı kabul edip etmediği” sorulup, imzayı kabul etmesi halinde “itfa itirazının kabulüne”, imzayı kabul etmemesi halinde ise “itfa itirazının reddine” karar verilmesi gerekeceği-
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte «borca itiraz»ın ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün içinde icra mahkemesine yapılması gerekeceği—
Davacının, davalıların murisi olan dayısından bedelini ödeyerek taşınmazı satın aldığını iddia ettiği, iddiasına dayanak teşkil eden belgede davalıların imzalarının bulunmadığı, davalıların taşınmaz satışını inkar ettikleri, yargılama sırasında vefat eden diğer davalının ise parmak izinin bulunduğu, taraflar arasında HMK'nın 203/1-a maddesinde öngörülen, senetle ispat kuralının istisnaları arasında sayılan hısımlığın mevcut olmadığı, vefat eden davalının ise usulüne uygun onaylanmış parmak izinin bulunmadığı- Davacının ibraz ettiği belgede davalıların imzalarının bulunmadığı, diğer bir anlatımla davaya konu işleme taraf olmadıkları, yargılama sırasında vefat eden okuma yazma bilmeyen anneleri yönünden belgenin HUMK'nın 297. madde uyarınca bağlayıcı olmadığı, dayı-yeğen arasındaki işlemlerin miktar itibariyle tanık beyanlarıyla ispatlanamayacağı, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
İpotek akit tablosunda “aldığı 300.000,00 TL bedel mukabilinde diğer kredi için ............. lehine 1. derecede, faizsiz faiz ve 28.12.2018 süre ile ipotek tesis ettiği” açıklamasının bulunduğu, belirtilen bu sürenin açıkça ipoteğin süresi olarak gösterildiği, karz olarak alınmış (doğmuş) 300.000,00 TL borcun vadesinin ise akit tablosundan açıkça anlaşılamadığı, 13.2.2019 olan takip tarihi itibariyle süreli ipotekle ilgili MK’nın 883. maddesinin ikinci fıkrası henüz yürürlüğe girmediğinden ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinin süresinde yapıldığının anlaşıldığı, değişen içtihadımız uyarınca ipotek akit tablosunda yazılı 28.12.2018 tarihi vade tarihi olarak nitelenemeyeceği için bu tarihte alacağın muaccel olduğundan söz edilemeyeceği, o halde mahkemece, takipten önce gönderilen muacceliyet ihtarı bulunup bulunmadığı alacaklıdan da sorularak tespit edilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken borçlu ve ipotek veren malik için muacceliyet ihbarına gerek bulunmadığı gerekçesi ile istemin reddinin isabetsiz olduğu-
"Takibin kesinleşmesinden sonra alacaklı taraf ile protokol yaptıklarını ve ödemeleri bulunmadığının borcun kalmadığı"ndan bahisle takibin iptali ile satışın durdurulmasına ilişkin yapılan şikayet üzerine, icra mahkemesince duruşma açılarak, tarafların iddia ve delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Borçluya örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliğinden sonra yasal 5 günlük itiraz süresinin son gününün hafta sonu tatili olan C.rtesi gününe rastladığı, bu durumda sürenin, söz konusu günü takip eden Pazartesi günü mesai saati bitiminde sona ereceğinden ve borçlunun itiraz ve şikayet dilekçesini süresinde verdiğinin kabulü gerekeceği-
Takibin kesinleşmesinden sonra, vekaletnamesinde feragat yetkisi bulunan alacaklı vekili ile borçlu arasında yapılan protokolde “borçlu hakkındaki takibi devam ettirmeyeceğini” belirtmiş olan alacaklı vekilinin bu beyanı çerçevesinde, icra dosyasına ibraz edilen bu protokol gereğince borçlu hakkındaki takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nun 168/5. maddesi hükmü gereği kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takiplerde borçlunun, borcu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, yetki itirazını sebepleri ile birlikte beş gün içinde icra mahkemesine bildirmesi gerektiği-
İbranamenin miktar hanesine "0" rakamının sonradan eklenip eklenmediği hususuna ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi, belgede tahrifat yapıldığını gösterir nitelikte bulgu saptanamadığı, yazı ve rakamların aynı zamanda mı yoksa farklı zamanlarda mı yazıldıkları hususunda ise mürekkeplerde yazı yaş tayinine yarayan bilimsel herhangi bir yöntem bulunmadığından tespite gidilemediğinin bildirildiği- Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden alınan raporlarla uyuşmazlık konusunun irdelenerek sahtecilik iddiasının çözüme kavuşturulmuş olduğu konusunda duraksama bulunmadığı; hal böyle olunca, Yerel Mahkemenin yeniden bilirkişi raporu alınmasına gerek olmadığını kabul eden direnme kararının yerinde olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.