Borçlu tarafından sunulan itfa belgesi altındaki imzanın alacaklıya gösterilerek “bu imzayı kabul edip etmediği” sorulup, imzayı kabul etmesi halinde “itfa itirazının kabulüne”, imzayı kabul etmemesi halinde ise “itfa itirazının reddine” karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığı gibi, HMK.nun 176 ve devamı maddelerinde düzenlenen ve dava prosedüründe tatbiki mümkün olan ıslah müessesesinin imzaya itiraz hakkında uygulanma olanağının olmadığı-
Borçlu aleyhinde .............. İcra Müdürlüğü'nün ............... Esas sayılı dosyası ile bonoya dayalı olarak başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi derdest olduğu halde aynı bonoya dayalı olarak bu kez de .............. İcra Müdürlüğü'nün ................. Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığı görüldüğünden, mükerrer takip yapıldığına ilişkin şikayetin kabulü ile ................. İcra Müdürlüğü'nün .............. Esas sayılı dosyasındaki takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Adli Tıp Kurumu'ndan alınan raporda imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı hususunda net bir görüş bildirilmediğinden, borçlu vekili ise yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ettiğinden, mahkemece, uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan yeniden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, kesin kanaat içermeyen ve dolayısıyla uyuşmazlığa çözüm getirecek nitelikte bulunmayan rapor hükme esas alınıp, yorumlanarak imzaya itirazın reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Ödeme emrinin şikayetçi borçlulara 01.04.2009 (S.), 11.11.2010 (N.) tarihinde tebliğ edildiği, İİK'nın 168. maddesinde öngörülen yasal sürede itiraz edilmeksizin takibin kesinleştiği, borçluların ise 13.03.2021 tarihinde İcra Mahkemesine başvurarak zaman aşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasını talep ettikleri, Bölge Adliye Mahkemesince 15/09/2018- 07/09/2019 tarihleri arası ile sınırlı olmak üzere inceleme yapıldığı, takibin kesinleşmesinden itibaren şikayet tarihine kadar geçen süreler yönünden inceleme yapılmadan sonuca gidildiği görülmüş ise de icra dosyasının incelenmesinde alacaklı vekilin 09.03.2019 tarihinde haciz talep ettiği bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtilen tarih aralığında zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesince, her iki borçlu açısından takibin kesinleştiği tarihten itibaren şikayet tarihine kadar geçen sürede altı aylık zaman aşımı süresinin geçip geçmediği belirlendikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Takip talebi ve ödeme emrinde alacaklı isminin farklı yazıldığından, dolayısıyla ödeme emrinin, takip talebine aykırı olduğu görüldüğünden, mahkemece bu hususun re'sen gözetilerek takip talebine aykırı olarak düzenlenen ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olmasının bozma nedeni olduğu, bu durumda mahkemece, bozmadan önce verilen kararla bağlı olmaksızın aradaki çelişkiyi giderecek şekilde yeniden karar verilebilmesi için hükmün bozulması gerektiği-
Borçlu birden fazla yetkili icra dairesi bildirdiğinden yetki itirazının yapıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan HMK nun 19/2. maddesi uyarınca geçerli bir itirazdan söz edilemeyeceği-
Mahkemece iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeniden ve ehil bilirkişilerden oluşacak bir kuruldan çelişkiyi giderici mahiyette ve kesin kanaat içerir mütalaa alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, raporlardan birine üstünlük tanınmak suretiyle eksik inceleme ile yazılı şekilde itirazın kabulü yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.