Alacaklının, alacağı ipotekle temin edilmiş olsa da, öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmaksızın kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapabilecek olduğu- Borçlunun, senedin takip alacaklısı bankaya teminat olarak verildiği iddisını, senede açıkça atıf yapan bir sözleşmeyle de ispatlaması gerektiği- Takip alacaklısı bankanın, "senedin kredi borcunun geri ödenmesi amacıyla verildiği" yönündeki beyanının, esasen senedin "ödeme aracı olarak alındığı"na yönelik bir savunma olduğu,senedin teminat senedi olduğunun kabulü anlamına gelmeyeceği-
Menfi tespit davası sonuçlanıp kesinleşinceye kadar alacaklının takip dosyasında işlem yapma zorunluluğu bulunmadığından 6 aylık zamanaşımı süresinin, menfi tespite ilişkin kararın kesinleştiği tarihten itibaren yeniden işlemeye başlayacağı, bu durumda şikayet tarihinde 6 aylık zamanaşımı süresi dolmadığından mahkemece icranın geri bırakılması isteminin reddi yerine yazılı gerekçelerle kabulünün isabetsiz olduğu-
İnkar tazminatına ilişkin iki ayrı kararın mevcut olduğu görülmekle, Bölge Adliye Mahkemesince bahsi geçen ek karara ilişkin de değerlendirme yapılarak ve teminat iddiasının kabul edilmesi halinde borcun esası incelenmediği nedenle alacaklı aleyhine tazminata hükmedilemeyeceği nazara alınmak suretiyle oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekeceği-
Takip durmadığı sürece haczin yapılmış olması ve bu arada ödemede bulunulmuş olmasının, itirazdan feragat edilmediği için, borçlunun itiraz nedenlerinin İİK.’nun 169a maddesine göre incelenmesine engel teşkil etmeyeceği-
Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması bozma nedeni olup, bu durumda bozmadan önce verilen kararla bağlı olmaksızın aradaki çelişkiyi giderecek şekilde yeniden karar verilmesi gerektiği- 
Senette yapılan tahrifatın aynı cins mürekkepli kalemle yapılmış olmasının tahrifat olgusunu ortadan kaldırmayacağı; tahrifatsız keşide tarihinin vade tarihinden sonraya ilişkin olması halinde, takibe konu senedin kambiyo senedi niteliğinde bulunmayacağı-
Takibe konu çeki, lehtar konumundaki şirketin cirosu ile iktisap ederek takip yapmış olan alacaklının “yetkili hamil” konumunda sayılacağı-
İmza itirazı niteliğindeki davada, mahkemece, mukayeseye esas yeterli imza örnekleri toplanıp huzurda imza örnekleri alındıktan sonra bunlar üzerinde yöntemince bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle imzaya itiraz yönünden inceleme yapılarak sonuca gidilmesi gerekirken, bu yönden inceleme yapılmaksızın eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Alacaklı, süresinde satış istenmemesi nedeni ile hacizlerin kaldırılmasına ilişkin olarak icra mahkemesine başvurmuş olup alacaklının şikayeti hakkında ilk derece mahkemesince verilen karar kesin nitelikte olduğu; bu nedenle istinaf yoluna başvuramayacağı-
Her dava (ve takibin) açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirileceği, takibe başlandıktan sonra sunulan ve takip tarihinden sonraki tarihli ihtiyati haciz kararının başlangıçta mevcut yetkisizliği, geriye dönük olarak ortadan kaldırmayacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.