Alacaklı, süresinde satış istenmemesi nedeni ile hacizlerin kaldırılmasına ilişkin olarak icra mahkemesine başvurmuş olup alacaklının şikayeti hakkında ilk derece mahkemesince verilen karar kesin nitelikte olduğu; bu nedenle istinaf yoluna başvuramayacağı-
Her dava (ve takibin) açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirileceği, takibe başlandıktan sonra sunulan ve takip tarihinden sonraki tarihli ihtiyati haciz kararının başlangıçta mevcut yetkisizliği, geriye dönük olarak ortadan kaldırmayacağı-
İcra mahkemesince şikayetinde haklı çıkan taraf lehine «maktu» vekalet ücretine (ve maktu harca) hükmedilmesi gerekeceği—
Vekile kambiyo senedi düzenleme yetkisi verilmediğinden imzanın aidiyeti alacaklı tarafından kabul edilen borçlu adına kambiyo senedi düzenleyemeyeceği, bilirkişi incelemesi yapılmasını gerektirecek bir durum bulunmadığından alacaklı aleyhine tazminat ve para cezasına da hükmedilmemesi gerektiği, imza incelemesi yapılarak alacaklının tazminat ve para cezasına mahkum edilmesi isabetsiz olduğu-
Ciro silsilesinde takip alacaklının yer almaması halinde, bu çekle ilgili olarak alacaklının takipte bulunamayacağı-
Senette tanzim yeri olarak idari birimin adının (kent, ilçe, bucak, köy gibi) yazılması gerekli ve yeterli olup, ayrıca adres gösterilmesi zorunluluğu bulunmadığı- 
Davalının savunmasında taraflar arasında düzenlenen protokolün dava konusu çeki kapsamadığını savunduğu, davalı tarafça dava konusu çek sebebe bağlanmamış olduğundan somut olayda çek yönünden TTK.’nunda düzenlenmiş olan kambiyo hukuku hükümlerinin tartışılıp değerlendirilmesinin gerekli olduğu, hal böyle olunca somut olay bakımından davanın TTK.’nun 4. ve 5. maddeleri uyarınca mutlak ticari dava olduğu ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gözetilmeden yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Borçlunun kısıtlama kararına dayanak olarak alınan Adli Tıp Kurumu raporu ve borçlunun daha önce bir süre bulunduğu hastane raporIarında takip konusu bononun tanzim tarihi itibari ile borçlunun fiil ehliyetinin bulunmadığına yönelik herhangi bir araştırma yapılmadığı anlaşıldığından, mahkemece, şikayetin mahiyetine göre duruşma açılıp, varsa tarafların delilleri ile birlikte dosyaya sunulan raporlar ile tüm tedavi ve hasta takip evraklarının, Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilerek, borçlunun takip dayanağı bononun düzenleme tarihi itibariyle fiil ehliyeti bulunup bulunmadığına yönelik ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
"Keşide yeri" unsuru bulunmayan belgenin bono olarak kabul edilemeyeceği ve bu belgeye dayanarak borçlu hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılmasının mümkün olmadığı- Düzenleme yeri belirtilmediği gibi düzenleyenin adının yanında da herhangi bir idari birim adının yazılı olmadığı belgenin "kambiyo senedi" niteliğinin bulunmadığı-
Takip tarihi itibariyle yürürlükte olan 6098 s. TBK.’nun 622-623. maddeleri gereğince adi ortaklıkta her ortak, şirketin karına iştirak hakkına sahip olduğundan ortağın kişisel alacaklılarının, borçlu ortağın şirketteki kar payını İİK.nun 89. maddesine göre haczettirebilecekleri, ayıca, adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde borçluya isabet edecek tasfiye payının da haczinin mümkün olduğu (6098 s. TBK. mad. 638)-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.