İbranamenin miktar hanesine "0" rakamının sonradan eklenip eklenmediği hususuna ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi, belgede tahrifat yapıldığını gösterir nitelikte bulgu saptanamadığı, yazı ve rakamların aynı zamanda mı yoksa farklı zamanlarda mı yazıldıkları hususunda ise mürekkeplerde yazı yaş tayinine yarayan bilimsel herhangi bir yöntem bulunmadığından tespite gidilemediğinin bildirildiği- Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden alınan raporlarla uyuşmazlık konusunun irdelenerek sahtecilik iddiasının çözüme kavuşturulmuş olduğu konusunda duraksama bulunmadığı; hal böyle olunca, Yerel Mahkemenin yeniden bilirkişi raporu alınmasına gerek olmadığını kabul eden direnme kararının yerinde olduğu-
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 163. maddesinde; "Alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir. Borçluların sorumluluğu, borcun tamamı ödeninceye kadar devam eder" hükmüne yer verildiği, şu halde; borç müteselsil olduğunda alacaklının, isterse borçluların hepsini birden takip ve dava edebileceği gibi bunların içinden dilediği birini veya birkaçını takip veya dava edebileceği, alacaklının seçimlik hakkının olduğu ve alacaklının bu hakkının borç tamamen ödeninceye kadar devam edeceği-
İcra dosyasına borçlu tarafından sunulan «mal beyanı» dilekçesinde, itiraz ve şikayet haklarından açıkça feragat edilmiş olması halinde, -borçlunun bu feragatı itiraz ve şikayet sürelerini de kapsadığından- haciz için ayrıca ödeme emrinin tebligatının dönüşün beklenmesine gerek bulunmayacağı—
“İhtiyati tedbir kararının uygulanmayacağına” dair karar veren icra memuru, “infaz memuru” sıfatıyla değil, “icra memuru” sıfatıyla hareket etmiş olduğundan, bu işlemine karşı şikayetin icra mahkemesince çözümleneceği–
İhtiyati haciz kararının verildiği mahkemenin bulunduğu yer icra dairesinde takip yapılabileceğine ilişkin İİK.nun 50. maddesi yollaması ile kıyasen uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK’nun 12.maddesinin, 6100 Sayılı HMK’da karşılığı bir düzenleme bulunmadığı ve bu nedenle, ihtiyati haciz kararının uygulanmasından sonra bu kararı veren mahkemenin bulunduğu yer icra dairesinin, sırf o yer mahkemesinde ihtiyati haciz kararı verilmesi nedeniyle yetkili hale gelmeyeceğinin kabul edilmesi üzerine,anılan karar doğrultusunda içtihat değişikliğine gidilerek, ihtiyati haciz kararını veren mahkemenin bulunduğu yerin, icra takibi için yetkili hale gelmeyeceği-
Mahkemece menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesine karşın alacaklı yanca takipten feragat edildiğinden konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yasal şartları oluşmadığından tazminat talebinin reddine karar verildiğinin görüldüğü, o halde, mahkemece, bozma ilamı kapsamında takibin durdurulması ile alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesi gerekirken alacaklının takipten feragat ettiği ve davanın konusuz kaldığından bahisle hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
İİK. 170/a-son hükmünün, «imza itirazı (inkarı)» halinde uygulanmayacağı (Borcun haciz sırasında kısmen ya da tamamen kabul edilmiş olmasının, «imza itirazı»nın -incelenmeden- reddine neden olacağı)-
Adi ortaklık sözleşmesinde, ortaklığı her üç ortağın atacakları müşterek imza ile temsil edebileceklerinin kararlaştırılmış ve ortaklardan birinin hissesini diğer iki ortağa devretmiş olması halinde, bu iki ortaktan sadece birisinin imzasını içeren çekten dolayı, adi ortaklığın sorumlu olmayacağı-
Alacaklı vekilinin borcun kısmi itfasına dair beyanı geçerli olup mahkemece; söz konusu kabul beyanı dikkate alınarak yapılan ödemelerin takip konusu borçtan düşülerek bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece iflasın ertelenmesi davasında verilen ihtiyati tedbir kararı uyarınca icra takibinin durdurulmasına karar vermesi gerekirken takibin iptali yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.