Davalı borçlu, ilk başlatılan icra takip dosyasında sadece borca itiraz ettiği, yetkiye itiraz etmediğinden, bu borçlu yönünden yetki hususu kesinleşmiş olup İcra Dairesinin yetkisinin kabul edildiği- İtirazın iptali davası yönünden özel bir yetki kuralı getirilmediğinden, genel hükümlere göre yetkili mahkemenin belirleneceği- İcra dairesinin yetkisine itiraz edilmemesi o yerdeki mahkemeyi itirazın iptali yönünden yetkili hale getirmeyeceği, dolayısıyla davalı borçlu açılan itirazın iptali davasında mahkemenin yetkisine itiraz edebileceği-
Terditli olarak açılan, İİK.mad. 277 vd.na göre "tasarrufun iptali", olmadığı takdirde TBK'nun 19. maddesine dayalı muvazaalı işlemlerin iptali isteğine ilişkin davanın, tasarruf konu mal konusu taşınmaz olsa bile, davalı borçlu veya davalı üçüncü kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerektiği- Basit yargılama usulüne tabi olan tasarrufun iptali davasında yetki itirazının en geç dava dilekçesinin tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık cevap süresi içerisinde yapılması gerektiği-
Bonoda «ödeme yeri»nin gösterilmemiş olması halinde «düzenlenme (tanzim) yeri»nin, «ödeme yeri» olarak kabulü gerekeceği-
Bir senedin yırtılarak parçalara ayrıldıktan sonra parçalarının bir araya getirterek yapıştırılmış olmasının, onun «borç ödendiği için yırtıldığını» göstereceği ve ilamsız takip konusu yapılamayacağı (Bu uyuşmazlığı çözmenin icra mahkemesinin «tetkik merciinin» görevi dışında olduğu ve bu durumda icra mahkemesince «tetkik merciince» ‘görevsizlik kararı’ değil, ‘alacaklının itirazın kaldırılması isteğinin reddine’ ya da ‘borç- lunun itirazının kabulüne’ şeklinde karar verilmesi gerekeceği)-
Yetki itirazının kabulü hâlinde mahkemece HUMK'un 27 nci maddesine göre, dosyanın yetkisizlik kararı ile gönderilmesine karar verilemeyeceği ve aynı Kanunun 193 üncü maddesindeki usul uygulanamayacağından mahkemece, ihtiyati haczin kaldırılması ile yetinilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değeri arasında misli fark bulunmamasına, davalılar arasında akrabalık, yakın arkadaşlık sosyal ve hukuki ilişki olduğunun, yani davalı ...’in İİK’nun 280/1 maddesi kapsamında kötüniyetli olduğunun davacı tarafından ispatlanamaması nedeniyle davanın reddinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
İcra takibinde yetkiye ve borca itiraz edildiğinde itirazın iptali davası açılması hali yapılan itirazın yersizliğini amaçlar. Bu bakımdan mahkemece İİK.’ nun 50. maddesi gereğince öncelikle icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın incelenir. İcra dairesi yetkili ise işin esası incelenir. Takibin yapıldığı icra dairesinin yetkisiz olduğu sonucuna varılırsa, borcun esasına yönelik itiraz incelenmeden takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı gerekçesiyle dava reddedilir. Anılan yön gözetilmeksizin yazılı biçimde davanın reddine karar verilmiş olmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Menfi tespit ve istirdat davalarının, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabileceği-
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 33/I maddesindeki yetkinin, kamu düzenine ilişkin olduğu ve icra takiplerini de kapsadığı-
Dava, marka hakkına tecavüz ile haksız rekabetin tespiti, meni ve ref'i ile maddi tazminat istemine ilişkindir...

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.