Davacının davalılara ait işyerinde tarım işinde çalışırken oluşan kazada arkadaşını kurtarmak isterken yaralanması sonucu, uzun süre hastanede yattığı, ameliyat olduğu ve çalışma yeteneğinin kaza nedeniyle azaldığı, bu iş kazasının davalıların gerekli iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almamış olmalarından ötürü meydana geldiğini ileri sürerek maddi ve manevi tazminat talep ettiği somut uyuşmazlıkta-  Kesin süre içinde, davacının iş göremezlik oranının tespiti için, muhtıra çıkarılmasına rağmen bu eksikliği tamamlamadığı, mahkemece kesin süre içinde eksik hususun yerine getirilmemesi durumunda delilden vazgeçmiş sayılacağı konusunda ihtar yapıldığı, bu nedenle davanın maddi ve manevi tazminata esas teşkil eden sakatlığını ve vücudundaki estetik bozukluğu ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesine; ve bu kararın maddi anlamda kesin hüküm oluşturacağı-
Uyuşmazlık ve Hukuki NitelendirmeUyuşmazlık, 6356 sayılı Kanun’un 41 inci ve devamı maddeleri kapsamında olumlu yetki tespitinin iptali istemine ilişkindir...
İhtiyati haciz kararına istinaden ihtiyati haciz uygulanması, genel anlamda bir takip işlemi olmayıp, niteliği itibariyle tedbir vasfında bulunduğundan, mahkemece icra dairesinin yetkisizliğine karar verilmesinin ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını gerektirmeyeceği-
İtirazın iptali davası-
Bir tarafça haksız şekilde feshedildiği ileri sürülen sözleşmenin aynen ifasının diğer tarafça istenildiği hallerde, Borçlar Kanunu’nun 73/1 ve HUMK.nun 10. maddelerinin uygulama alanı bulacağı, eş söyleyişle, hem sözleşmenin aynen ifasının ve hem de o sözleşmeden kaynaklanıp alacaklının ikametgahında ödenmesi gereken bir alacağın ödetilmesinin istenildiği bir davanın, B.K.nun 73. ve HUMK.nun 10. maddelerine dayalı olarak, davaya konu sözleşmenin ifa edileceği (ve o sözleşme uyarınca alacağın ödenmesi gereken, alacaklının ikametgahının bulunduğu) yer mahkemesinde açılabileceği, zira, sözleşmenin aynen ifasının istenildiği bir davanın, sözleşmeden kaynaklanan bir dava olduğu-
Kira sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada, davacı şirket ya da kamu tüzel kişisi olmadığından yetkiye ilişkin sözleşme hükmünün geçersiz olduğu- Dava, davalı şirketin merkezinin olduğu yerde açılmış olduğuna göre mahalli mahkemenin genel yetkili mahkeme olduğunun kabulü gerektiği-
Davanın, HMK.'nun 16. maddesi uyarınca haksız fiilin vuku bulduğu, zararın meydana geldiği, zararın meydana gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinde de açılabileceği-
İİK.'nun 8. maddesi gereğince takip dosyalarından yapılan tebligat işlemlerine ilişkin tebligat evraklarının ve haciz tutanaklarının aksi sabit oluncaya kadar geçerli olacağı, SGK kayıtlarında S..'nin borçlu şirket çalışanı olduğuna ilişkin kayıt bulunmasa da, kayıt dışı çalıştırılan kişiye tebligat yapılmasını engelleyen bir düzenleme bulunmadığından tebliğ evrakını kabul eden kişinin muhatabın fiilen çalışanı olup olmadığının tespit edilmesi gerekeceği, belirtilen 4 ayrı takip dosyasında gönderilen tebligat evraklarının S.'ye tebliğ edilmiş olması, kendisine verilen talimat doğrultusunda tebligatları aldığını beyan etmesi ve şikayete konu tebligatın borçlu şirket kaşesinin basılarak kabul edilmesi dikkate alındığında S.'ın borçlu şirketin fiilen çalışanı olduğunun kabulünün gerekeceği-
Kambiyo senedine dayanılarak genel haciz yolu ile (adi) takip yapılsa dahi, yine kambiyo senedinin bağlı olduğu zamanaşımı sürelerinin uygulanacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.