Basit yargılama usulüne göre yürütülen taşınır mala ilişkin istihkak davalarında yasaca kesin yetki kuralı öngörülmediğinden yetki itirazının ancak cevap dilekçesinde (HMK'nın 19/2) ileri sürülmesi gerektiği- Kesin yetki kuralının bulunmadığı durumlarda, hâkimin doğrudan yetkisizlik kararı veremeyeceği- Eldeki davanın HMK'nın yürürlüğe girmesinden sonra açıldığı- HMK'da mahcuz mala ilişkin istihkak davaları ile ilgili usûl ve esasların belirlenmemiş olduğu- Ancak halen yürürlükte olan İİK'nın 50. maddesinin ise yetki konusunu düzenlerken HUMK'ya atıf yaparak kıyas yoluyla tatbik olunacağını öngörüldüğü- Dava ve haciz tarihinde yürürlükte bulunan HMK'nın yetkiyi düzenleyen 5 ilâ 19. maddeleri arasında eldeki dava ile ilgili kesin yetki kuralı öngörülmediği-
Mahkemece, yetki itirazı yönünden; ihtiyati haciz kararına dayanak kambiyo senedinde keşidecinin adresinin ve keşide yerinin mahkemenin yetki çevresinde bulunduğundan, yetkiye ilişkin itirazın kabul edilemeyeceği,  talebe konu senetlerin lehdar tarafından ciro edildiği, alacaklının senetlerin meşru hamili olduğu, senet üzerinde iki farklı ödeme tarihi olduğu görülmüş ise de ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için senedin kambiyo senedi vasfında olmasının gerekmediği, taraflar arasında borç ilişkisinin bulunmadığına yönelik  itiraz sebeplerinin ise İİK'nın 265. maddesinde sınırlı şekilde sayılan sebepler arasında bulunmadığı, ancak senet üzerindeki bedelin yazılı kısmı ile rakam kısmının para cinsi yönünden farklı olduğu, bu durumda yazılı kısımdaki TL cinsinden bedel üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği-
Türklerin kişi hallerine ilişkin uyuşmazlıklarda Türk hukukunun uygulanacağı–
İtirazın iptali davası-
Yasa uyarınca icra kefilinin sorumluluğunun, kesinleşen takipteki asıl alacak ve kefilin eklentilerinin miktarı ile sınırlı olduğundan, asıl borçlu yönünden takip kesinleşmeden icra kefili hakkında takibi yürütür şekilde işlem yapılamayacağı–
Mahkemece, itirazın kaldırılması isteminin reddi, akdi ilişkiye itiraz edildiğinden B.K.'nun 89. maddesinin uygulanamayacağına ilişkin olup, yetki itirazının kaldırılması talebinin reddi halinde takibe konu edilen belgenin İİK.nun 68. maddesinde sayılan belgelerden olup olmadığının tartışılmasının fuzuli olduğu-
Takip konusu bonoda “tanzim yeri” bulunmadığı gibi, senedi tanzim edinin ad ve soyadı yanında yazılı bir “yer adı”da bulunmadığından, takip konusu senet “bono” sayılmayacağından, bu durumda icra mahkemesince “takibin iptaline” karar verilmesi gerekeceği-
Dava açıldığı tarihte davacı kadının yerleşim yeri Ankara olduğundan ve dava tarihine kadar 6 aylık birlikte oturma koşulunun gerçekleşmediği anlaşıldığından davaya Ankara Aile Mahkemesinde bakılması gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.