Fer'i müdahiller lehine veya aleyhine hüküm kurulmaksızın davanın sonuca bağlanması gerektiği- Ecrimisil hesabı bakımından ise davacıların veraset ilamında belirtilen pay oranları esas alınarak hesaplanacak ecrimisil miktarının davacılar lehine hükmedilmesi gerektiği-
Yargılama sonucunda hüküm altına alınacak nispi karar ve ilam harcından, aynı şekilde 6100 sayılı HMK'nın 326/2. maddesi uyarınca hesaplanacak yargılama giderinden ve davacı yararına takdir edilecek vekalet ücretinden, her bir davalının, dava konusu taşınmazın tapuda paylı mülkiyet şeklinde kayıtlı olması halinde tapudaki payları, elbirliği mülkiyetin söz konusu olması halinde ise miras payları göz önünde bulundurularak sorumlu tutulmaları gerekeceği-
Muris muvazaası nedeni ile açılan davalarda miras bırakanın asıl irade ve amacının tespitinin zor olması nedeniyle, değerlendirme yapılırken ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk olduğu- Somut olayda, tanık beyanlarında, davalıların satış bedeli ile borçlarını ödediklerini, mal kaçırmanın söz konusu olmadığı, davacı tanıklarının muris muvazaasının ispatına yarar bilgileri olmadığı, bir bütün halinde değerlendirildiğinde mirasbırakan tarafından yapılan temliğin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olmadığı-
İntikale esas alınan veraset ilamları ile davacıların mirasçılığını gösteren sulh hukuk mahkemesince verilen veraset ilamının hasımsız alındığı, mirasçılık belgelerinin aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğu dikkate alınarak, bu konudaki uyuşmazlık giderilmek üzere davacılara hasımlı veraset ilamı alınması için olanak tanınarak, bu belge sonucuna göre davacıların taraf ehliyetinin bulunduğu tespit edildikten sonra işin esası hakkında karar verilmesinin gerektiği-
Davalının, murisin parasının harcandığını savunduğu, bu savunmasını tarafların anne kız olması sebebiyle tanık dahil tüm delillerle ispatlayabileceği-
Ortaklığın giderilmesi istemine ilişkin davada, davalının kısıtlı olduğu ve vasi olarak kendisine davacının atandığı dosya içerisindeki mahkeme ilamından anlaşıldığı, davada taraf olan gösterilen davacı ile davalı arasında menfaat çatışması olduğundan, kısıtlıyı bu davada temsil etmek üzere bir kayyımın atanması ve husumetin kayyıma yöneltilmesi gerekeceği-
Miras ortaklığına temsilci atanması isteğine ilişkin açılan davada, davacı ve davalıların M.K.'ın mirasçıları olduğu anlaşıldığı, davacı, mirasçılar Ş. ve M. K.. aleyhine muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescili istemli dava açtığı ve bu davada M.K.'ın terekesini temsil etmek üzere terekeye mümessil tayinini talep ettiği- Muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davası mirasçılar arasında görülen bir dava olduğundan terekeye temsilci atanmasına gerek bulunmadığından, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı mevcut olmadığı sebebiyle talebin reddine karar verilmesi gerektiği-
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesi gereğince, sicilin aleniyeti ve güvenirliği ilkesi gereği, taşınmazı sicilden ödenen iyi niyetli ikinci el ve ondan sonraki ellerin iktisapları konulabilecektir; oysa, birinci el durumunda olan kişinin iktisabı gerçeği yansıtmayan ve hukuken korunmasına olanak bulunmayan belgeye dayalı olması ve yolsuz tescil niteliği takması sebebiyle TMK'nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan istifadesine yasal açıdan cevaz olmadığı-
Geçerli bir hukuki sebebe dayanmayan tescil işleminin “yolsuz tescil” niteliğinde olduğu ve her zaman iptalinin istenebileceği, yolsuz tescilin tek istisnasının MK.nun 1023. maddesinde düzenlenmiş olduğu, somut olayda, davada taraf olmayan ancak davacıların murisi ile aynı köyde oturan ve aynı isim ve aynı soyadına sahip kişinin, ihtilaf konusu olmayan taşınmazın satışı için vekaletname verdiği vekilin, vekil edenine ait taşınmazı satacağı yerde, davacıların miras bırakanına ait taşınmazı sattığı, yolsuzluğun davalının taraf olduğu sözleşmeden kaynaklandığı, ihtilaf konusu taşınmaz ile davalının satıcısı arasında hiçbir ilişki bulunmadığı anlaşıldığından, olayda MK.’nun 1023.maddesini uygulama olanağı bulunmadığı-
Murisin, “…ölümüm halinde tüm mamelekimi yani ayni ve nakdi mallarım ve gayrimenkullerin tamamını halen eşime bırakıyorum” şeklinde vasiyette bulunması halinde, buradaki tasarrufun eşini mirasçı nasbetmek olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.