Davalılar vekili, davacının emniyet kemeri takmayarak zararın artmasında müterafik kusurunun bulunduğunu savunduğu, buna göre, araçta yolcu olarak bulunan desteğin bizatihi trafik kazasının meydana gelmesinde kusuru yok ise de, kaza sırasında zararın meydana gelmesini önleyecek güvenlik tedbiri olan emniyet kemeri takmamış olmasının müterafik kusur oluşturup oluşturmayacağının, buna göre BK'nun 44. maddesi uyarınca maddi tazminattan makul oranda hakkaniyete uygun indirim gerekip gerekmediğinin irdelenip tartışılması, ondan sonra varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
8. HD. 09.07.2020 T. E: 2018/7895, K: 4752-
Müşterek mülkiyete tabi taşınmazla ilgili her paydaşın kendi payı oranında kira parasının tespitini isteyebileceği-
Davalı ile davacının anne - oğul olması halinde vekil konumunda olan davalının annesine yaptığı ödemeyi, dolayısıyla vekaletle ilgili olarak hesap vermeyi tanık dahil her türlü delille isbat edebileceği–
Küçüğe kayyım atanmadan, babalık davasına devam edilemeyeceği–
Elbirliği ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşmenin bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olduğu ancak elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemeyeceği-
Yargılama sonucunda hüküm altına alınacak nispi karar ve ilam harcından, aynı şekilde HMK'nin 326/2. maddesi uyarınca hesaplanacak yargılama giderinden ve davacı yararına takdir edilecek vekalet ücretinden, her bir davalının, dava konusu taşınmazın tapuda paylı mülkiyet şeklinde kayıtlı olması halinde tapudaki payları, elbirliği mülkiyetin sözkonusu olması halinde ise miras payları göz önünde bulundurularak sorumlu tutulmaları gerektiği-
Yasa koyucunun öncesi vakıf olan taşınmazların vakfına (aslına) dönmesini uygun gördüğü, bazı ayrıcalıklar dışında hazineye intikal yolunu kapatmak istediği, mülkiyeti mutasarrıfa geçmiş olan taşınmazlarda maliklerin bu yasanın yayımı tarihine kadar ölmeleri üzerine son mirasçı sıfatıyla hazineye intikal edip de bu husus tapu kaydına işlenmiş bulunanlar ayrık bırakılarak, işlenmemiş olan taşınmazların mahlülen vakfına rücu edeceği, o halde 2888 sayılı Yasanın yürürlük tarihinden önce son mirasçı olarak hazineye intikal edip, tapuda hazine üzerine tescil edilen taşınmazların, yasada öngörülen ayrıcalıkları teşkil ettiğinden mülkiyetin vakfa dönmesine yasal olarak bulunmayacağı-
Borçlunun ölümü halinde alacaklının, ya takibi tereke hakkında devam ettireceği ya da mirasçılara yönelterek sürdüreceği-
5737 Sayılı Yasanın 17.maddesine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.