Haciz adresinin takip dayanağı senette yer alan adres ile aynı olduğu haciz adresinde bulunan ve borçlunun şube adresi olarak işlettiği anlaşılan ........ ünvanlı işyerine ait kira sözleşmesinin, vergi kayıtlarının ve ödeme kaydedici cihazlara ilişkin cihaz levhasının borçlu adına kayıtlı olduğu,yine haciz adresine ilişkin SGK işyeri bildirgesinin borçlu tarafından verilmiş olduğu,dosya kapsamında mevcut haciz tarihinden beş gün sonrasına ilişkin 29.12.2010 tarihli,borçlu ve davacı 3. kişinin eşinin imzalarını içeren vergi yoklama fişinde haciz adresinin borçlu tarafından işletildiğinin,3. kişinin haciz adresinde borçlunun çalışanı iken 2010 yılı Haziran ayında çıkışının verildiğinin, 3. kişinin eşinin ise 01.09.2010 tarihinde işyerinde çalışmaya başladığının beyan edildiği,benzer içerikteki SGK kayıtlarına göre 3. kişinin 03.03.2010-20.06.2010 tarihleri arasında haciz adresinde borçlunun sigortalı işçisi olarak çalıştığı,bu kapsamda İİK 97/a maddesinde düzenlenen karinenin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu,davacı 3. kişinin dayandığı faturaların ise kendi adına olmadığı gibi davalı borçlu adına olduğu ve ayırt edici özelliklerinin bulunmadığı,bu maddi ve hukuki olgular ile mevcut deliller birlikte değerlendirildiğinde, davacı 3. kişinin İİK'nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin aksini güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlayamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde borçlu ile 3. kişi arasındaki uyuşmazlığın esasına ilişkin çözümleme getirmeyen başka bir mahkeme kararının yargılama giderlerinin aidiyetine ilişkin açıklama kısmı kesin delil niteliğinde kabul edilerek, davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin işbölüm olmayıp görev ilişkisi olduğu- Göreve ilişkin kuralların kamu düzeni ile ilgili olduğu ve mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerektiği- Türk Ticaret Kanun'unda düzenlenen hususların ticari dava olduğu ve ticari davalara bakmakla görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu-
Kira sözleşmesindeki özel düzenleme ile kiracıya sözleşme sonu ile sınırlı olmaksızın üç ay önceden tek taraflı feshi ihbarla kira sözleşmesini sona erdirme hakkı tanındığına göre, yeniden kiraya verme süresinin üç ay ile sınırlandırıldığı, bu nedenle kiracı kira süresi sona ermeden kira sözleşmesini tek taraflı feshederek kiralananı tahliye ettiğinde, davacı zararının, tahliye tarihinden itibaren davacının isteyebileceği makul süre kira parasının üç ayla sınırlı olduğu kabul edilerek hüküm kurulması gerektiği-
'Takip talebi'nde 'taahhüde dayalı tahliye isteği'nin bulunmaması halinde, icra mahkemesince 'tahliye kararı' verilemeyeceği–
Davalının takibe itirazının haksız ve alacak miktarı da likit olduğundan, mahkemece davanın kabulüne karar verilirken davacı yararına talebi doğrultusunda kabul kararı verilen asıl alacak üzerinden % 40 (şimdi %20) icra tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Bilirkişi raporunun davalı vekiline usulüne uygun tebliğ edilmeksizin (davalı vekili yerine dosyada vekil sıfatı bulunmayan vekiline tebliğ edilmesinin) dava konusu alacak hakkında karar verilmesinin hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğinde olduğu-
Kiralananın temerrüt nedeni ile tahliyesi ve kira alacağının tahsili istemi-
Erken tahliye nedeniyle mahrum kalınan kira tazminatı istemi-
Dava 6100 sayılı HMK'nın yürürlüğe girmesinden sonra açıldığından kira alacağı talebine karşı açılan karşı davaya bakmakla görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu- ./.. -2- ESAS NO : 2017/2056 KARAR NO : 2017/6688 Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine-
Davacının takibe konu borcun asıl alacak ve ferileri ile birlikte tamamen ödendiğine ilişkin savunması ve alacağın temlikine ilişkin sunduğu belgenin menfi tespit davasında değerlendirilmesi gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.