Türk Borçlar Kanununun 315.maddesi hükmü uyarınca temerrüt nedeniyle açılacak tahliye davasının kural olarak kiralayan tarafından açılması gerekeceği- Kiralayanlar birden fazla ise aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ihtarnameyi birlikte göndermeleri ve yine davayı da birlikte açmaları zorunlu olacağı, kiralayan durumunda olmayan malik veya kiralananı sonradan iktisap eden yeni malikin önceden kiracıya ihbar göndererek kira paralarının kendisine ödenmesini istemesi bu ihbarın sonuçsuz kalması halinde yasal içerikli ihtarname tebliğ ettirmek suretiyle dava açması gerekeceği- Kiralanan paylı mülkiyete konu ise, pay ve paydaş çoğunluğunun sağlanması, elbirliği mülkiyetine tabi ise, tüm ortakların davaya katılmaları gerektiği- Dava hakkına ilişkin bu husus mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerektiği-
Davalı borçlu şirketin iflas ertelenmesi istemiyle açtığı dava reddedilmişse de, tedbirlerin karar kesinleşinceye kadar devamına hükmedilmesi karşısında, istihkak davasına bakan mahkemece bu davanın aşamasının belirlenerek, dayanak takibin durması veya düşmesi ihtimallerinin bu davaya etkisinin değerlendirilmesi gerektiği-
Davalının, kendisi tarafından yaptırıldığı sabit olmayan asma katın sökülmesi için gerekli olan süre yönünden kira bedelinden sorumlu tutulmasının doğru olmadığı-
Davalı borca itirazında takibe dayanak belgeyi kabul etmediğini açıkça belirtmiş olup, bu durumda akdin dayanağı olan belge metninden anlaşılan itirazlarını, itirazın kaldırılması sırasında ileri sürmesinde yasal bir engel olmayacağı-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkin davada, haksız kullanım keşfen belirlendiğinden kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenirken, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut hâliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenip sonraki dönemler için ecrimisil değerinin ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edileceği- Dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, el atılan yerin değeri ile talep edilen tazminat toplamından ibaret olacağı-
Tahliye taahhüdünün, kira sözleşmesinden çok kısa bir süre sonra verilmiş olmasının, onun geçersizliğini gerektirmeyeceği–
Haczin; mahalle, sokak, cadde olarak hangi adreste uygulandığının ve bu adresin davacı üçüncü kişiye mi yoksa borçluya ait adres mi olduğunun haciz zaptından anlaşılamaması halinde, icra mahkemesince haczi uygulayan icra memurunun da hazır bulundurularak yerinde keşif yapılması ve adresin kime ait olduğunun tespitinden sonra, ticaret sicil memurluğu, vergi kayıtları ve kira sözleşmesi gibi belgelerin incelenerek haciz yapılan yerin kime ait olduğunun saptanması gerekeceği-
Kiralanana yapılan faydalı masraf bedelinin tahsili ve kazanç kaybı istemine ilişkin açılan davada, kiracı satımdan önce zorunlu ve faydalı masraflar yapmış ve taşınmazı davalı bu hali ile satmış, satış bedeli bu aşamadaki inşaat durumuna göre oluşmuş ise davacının bu harcamaları davalıdan sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre isteyebileceği- Zenginleşme bedeli belirlenirken davalı tarafından tahliye sırasında davacı kiracı tarafından sökülüp götürüldüğü belirtilen imalat bedelinin alacak tutarından düşülmesi gerektiği; ancak bu tutar düşülürken götürüldüğü iddia olunan kalemler yönünden ispat yükü davalıda olup davalı; tahliye sırasında davacının götürdüğünü iddia ettiği kalemleri kanıtlaması gerektiğinden, bu husus usulüne uygun olarak kanıtlanmaksızın davalının beyanı esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu- 
Her ne kadar alacaklı 2013 yılı Mart ayı için takip talebinde 400,00 TL alacak talep etmiş ise de yazılı kira sözleşmesinde kararlaştırılan aylık kira bedeli dikkate alındığında alacaklı tarafından Mart ayı kirasına ait bakiye alacağın talep edildiği anlaşıldığı, buna göre, Mahkemece ödenmesi gereken kira bedeli ile kiracı tarafından yapılan ödemeler dikkate alınmak suretiyle, 2013 yılı Mart ayı için taleple bağlı kalınarak 400,00 TL, Nisan ve Mayıs ayları için bakiye 3.666,00 TL olmak üzere toplam 4.066,00 TL asıl alacak ve bu asıl alacağın işlemiş faizi üzerinden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile itirazın 2.566,00 TL asıl alacak ve 12,38 TL işlemiş faiz üzerinden kaldırılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Bilirkişi raporunda, takibe konu aylar itibariyle merkez bankası döviz satış kuruna göre eksik ödeme olduğunun belirlendiği, bu durumda mahkemece sözleşmede kararlaştırılan banka USD satış kuru üzerinden değerlendirme yapılarak takibe konu aylara ilişkin eksik ödeme olup olmadığının tespiti ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.