Her ne kadar borçlu şirket adına çıkarılan ödeme emri haciz adresinde tebliğ edilmemiş ise de; üçüncü kişi şirketin 31.12.2013 tarihinde haciz adresinde kurulduğu, borçlu şirketin ise 24.01.2014 tarihinde haciz adresinden taşındığı, bu bilgilere göre her iki şirketin borcun doğum tarihinden sonra haciz adresinde belli bir süre birlikte faaliyet gösterdikleri, üçüncü kişi şirketin tek ortağı olan doktorun borçlu şirket çalışanı iken üçüncü kişi şirketin kuruluş tarihinden sonra 31.01.2014 tarihinde işten ayrıldığı, borçlu şirket ile üçüncü kişi şirket arasındaki demirbaş satımına ilişkin fatura tarihleri 13.01.2014 olup 18 adet faturanın toplam tutarının 941.008,46 TL olduğu, SGK kayıtları uyarınca borçlu şirketçe 29.01.2014 tarihinde haciz adresi tıp merkezinin üçüncü kişi şirkete devredildiğinin beyan edildiği, üçüncü kişi şirketin 02.02.2014 tarihi itibarıyla toplam 31 çalışanı olduğu, bu çalışanlardan 25 tanesinin 31.01.2014 tarihinde borçlu şirketten çıkışlarının yapılıp 01.02.2014 tarihinde üçüncü kişi şirkette çalışmaya başladıkları, yine üçüncü kişi şirket bünyesinde çalışan 44 doktordan 15 tanesinin öncesinde borçlu şirkette çalıştıkları, haciz adresine ilişkin olarak üçüncü kişi adına düzenlenen 26.03.2014 tarihli ruhsatnamede yazılı olan telefon numarasının borçlu şirket tarafından üçüncü kişi şirkete kesilen faturalar üzerinde borçlu şirket telefon numarası olarak yer aldığı anlaşıldığından, İİK 97/a maddesinde düzenlenen karinenin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olup, davanın İİK m. 99 gereğince alacaklı tarafından açılmasının ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmayacağı- İspat yükü altında olan ve karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip davalı üçüncü kişinin, karinenin aksini güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlayamadığı anlaşılmakla, bu koşullarda, istihkak iddiasının, alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla danışıklı olarak ileri sürüldüğünün ve muvazaalı işlemler yapıldığının kabulü gerekeceği, bu nedenlerle mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önüne alınarak, davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Davacı kiraya veren tarafından davalı kiracı hakkında açılan toplam 8.107 TL alacağından 3.300 TL depozito bedelinin mahsubu ile bakiye 4.807 TL alacağın tahsili istemi-
Trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemi-
Davacı alacaklının keşide ettiği ihtarlara cevap vermemesi kira ilişkisini kabul ettiği anlamına gelmediği gibi tüm iddiaları reddettiğinin kabulü gerekeceği, bu nedenle davalı borçlu kira ilişkisine karşı çıktığına göre uyuşmazlığın genel mahkemede çözümlenmesi gerekeceği-
Paydaşlar arasında el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteği-
Mahkemece anahtar teslim tarihine kadar işleyen 2015 dönemi kira bedellerinin ödenmiş olduğu, anahtar teslim tarihinden sonraki isteğin ise yargılamayı gerektirdiği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacının davaya konu 510 ada 8, 9 ve 10 parsellerde 1/3 mülkiyet sahibi olduğu dosya kapsamından anlaşıldığı, malikin kira bedellerini istemesinde bir usulsüzlük olmayıp davacı paydaşın payı oranında kira bedellerinin tahsilini isteyebileceği-
Dava konusu edilen dairenin ecrimisil istenen ilk dönemde getireceği kira gelirinin belirlenmesi ve ilk dönem için belirlenen bu miktara ÜFE artış oranı yansıtılarak ecrimisil istenen son döneme kadar her dönem için ayrı ayrı hesaplama yapılması, hasıl olacak sonuca göre ecrimisile hükmedilmesi gerekeceği-
Davacı üçüncü kişinin davaya konu forkliftin ikinci el olarak satın alındığını ve dava dışı şirkete kiraya verildiğini ileri sürdüğü, dosya kapsamında yaptırılan bilirkişi incelemesi ile davaya konu mahcuzun satın alındığına dair fatura ve kayıtların üçüncü kişinin usulüne uygun tutulan ticari defterlerine işlendiğinin, yine forklifte ilişkin kira sözleşmesi ve kira ücret faturalarının aynı şekilde davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğunun rapor edildiği, buna göre davaya konu forkliftin kira sözleşmesi ile dava dışı şirkete kiralandığı değerlendirilerek mülkiyet karinesinin üçüncü kişi lehine olduğunun kabulü gerekeceği, mahcuzun borçlunun oğlunun yetkilisi olduğu şirkete kiraya verilmesinin, tek başına muvazaanın varlığının kabulü için yeterli olmadığı, bu durumda borçlu ile davacı üçüncü kişi arasında bir bağlantı olmadığı anlaşıldığına göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
İki haklı ihtar sebebiyle kiralananın tahliyesi istemi-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.