Borçlunun, kesinleşen ve bir belgeye dayanamayan ilâmsız takip hakkında açtığı «borcu bulunmadığını tesbit»e ve “istirdat”a yönelik davada, alacağın varlığını isbat yükünün alacaklıya düşeceği–
Kira sözleşmesine dayalı olarak verilen tahliye ilamının İİK’nun 26. ve 29. maddeleri uyarınca icraya konulacağı; tahliyesi istenen taşınmazda borçlu kiracıdan başka bir üçüncü kişinin bulunması halinde, İİK’nun 276. maddesinin –İİK’nun 41. maddesi- delaletiyle kıyasen uygulanması gerekeceği–
Taşınmazı kullanan kişi, haklı bir sebebe dayandığına inanarak veya bir edim karşılığı ya da davacının rızası dahilinde kullandığından bahisle yararlanmayı sürdürüyorsa (harici satış, fiili taksim, kira sözleşmesi vs.) bu gibi hallerde, rızanın ortadan kalkması veya tarafların aldıklarını iade etmesine kadar taşınmazı elinde bulundurma haksız ve kötü niyetli kullanım kabul edilmediği- R.ya dayalı kullanım, haksız ve kötü niyetli bulunmadığından tazminat ile sorumluluk da söz konusu olmadığı- Tarafların da kabulünde olduğu üzere, davalı ile davacı arasında dava konusu yerin satımı konusunda anlaşma yapıldığı ve davalının bu anlaşma uyarınca dava konusu yeri depo olarak kullanmaya başladığı ancak tarafların anlaşamamaları nedeniyle tapu devrinin yapılamadığı anlaşıldığından, davalının dava konusu taşınmaza davacının rızası ile girdiği sabit olduğundan, davacı, davalının kullanımına ilişkin onayını dava tarihinden önce geri aldığını kanıtlayamamış olup dosyaya davalı tarafa ihtarname çekildiğine dair bir belge de sunamadığından, ecrimisile hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Davalı davaya konu kira alacağının ödendiğine ilişkin bir belge sunmadığı gibi mahsuplaşmaya ilişkin bir itirazının da ya da savunmasının bulunmadığı, bu nedenle mahkemece davanın kabulü ile İİK.269/a maddesi gereğince temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesine karar vermek gerekirken, yapılan re'sen değerlendirme ile dayanak taşınmaz satışına ilişkin sözleşme hükmü uyarına satış bedelinden kira borcunun mahsubu sonucu borç bulunmadığından bahisle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kazaya karışan aracı uzun süre kira sözleşmesi ile alan kiracının işleten olduğu- Davalı şirketin satış müdürü aracı "rıza ile" 3. kişiye teslim ettiğinden ve rıza hilafına bir durum olmadığından lliyet bağının kesilmediği ve şirketin işletenlik sıfatının devam ettiği- Davacının, dava açarken husumet yönelttiği şahısta kusuru bulunmadığından davalı lehine red vekalet ücreti hükmedilmemesi gerektiği- Olay tarihini kapsayan geçerli bir sigorta poliçesi mevcut olduğundan "işletenin işletenlik sıfatının kalkması" nın sigorta poliçesinin geçerliliğini ortadan kaldırmayacağı; sigorta poliçesi ve poliçe nedeni ile davalı sigortanın sorumluluğunun (K.T.K. 20/d-94. md.-107. ve vs. md. açıklanan bazı durumlar ayrık olmak üzere) devam edeceği-
Kesinleşen icra takibi nedeniyle tahliye istemi-
İcra takibinde 7 aylık kira parası için talepte bulunulmuş olmasına rağmen mahkemece 6 ay üzerinden hesaplama yapılmasının doğru olmadığı-
Uyuşmazlık, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un (6183 sayılı Kanun) 79 uncu maddesi uyarınca vergi alacağının davalı üçüncü kişiden tahsili istemine ilişkindir...

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.