Dava, mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi davası olarak açıldığına göre uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu-
Kira sözleşmesinde muacceliyet koşulunun davalı kiracının sıfatı ve kiralananın niteliğine göre değerlendirileceği- Mahkemece, kira ödemelerinin yapıldığı kiraya verene ait hesap ekstresinin, sözleşmenin başlangıç tarihinden itibaren ödemeleri gösterir şekilde getirtilip incelenerek, sonucuna göre ilişkin ödenmeyen kira artış farkı ve eksik ödenen kira alacağı bulunup bulunmadığının tespiti gerekeceği-
'Kiralayan sıfatıyla kira sözleşmesi yapılabilmesi için kiraya verilen taşınmazın maliki olunmasına gerek bulunmadığı
Kiraya veren sıfatı bulunmayan şirketin takip yapma ve dava açma hakkının bulunmadığı, takip ve dava hakkı kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece re'sen gözetilmesi gereken bir husus olduğu, tahliye istekli takip yapma hakkının alacaklı sıfatı ile kiraya verene ait olduğu-
Kira sözleşmesinde yer alan “peşin ödeme koşulu”nun kiranın “ayın ilk üç gününde ödeneceği”ni ifade ettiği-
Alacaklının 'yazılı' bir kira sözleşmesi sunamaması halinde icra mahkemesince borçlunun kabul ettiği miktara göre itirazın kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği–
Kira sözleşmesindeki “kiracının kiralananda ikinci ve sonraki yıllarda oturmak istememesi halinde 30 gün önceden ihtar çekeceği, aksi takdirde bir yıllık kira bedelini oturmasa da kiralayana tazminat olarak ödeyeceği” şeklindeki koşulun “cezai şart” niteliğinde olması nedeniyle, yargılamayı gerektirdiğinden, icra mahkemesinden istenemeyeceği-
Talep edilen alacak herhangi bir mahkeme kararına veya kıymetli evrağa dayanmadığı gibi, kira sözleşmesinin tek başına ihtiyati haciz kararı verilmesi için yeterli olamayacağı, alacağın yargılamayı gerektirdiği, borçlunun kaçma ya da mal kaçırma şüphesini gösteren delil de ibraz edilemediği hususları birlikte değerlendirildiğinde mahkemece ihtiyati haczin kaldırılması isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaanın, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü olduğu, söz konusu muvazaa da miras bırakanın gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istediği, ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devrettiği-Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de TMK 706, TBK 237. ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği-
Davalı dava dışı kişi arasındaki kira sözleşmesi içeriğinden, dava konusu taşınmazın davalı tarafından kiraya verildiği anlaşılmakla dava konusu taşınmaz yönünden ecrimisile hükmedilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.