Taraflar arasındaki kira sözleşmesi yasal koşullara uygun olarak işlevlerini tamamlamış ve hukuki sonuç ve hükümlerini hasıl etmişse davanın tarafları yönünden objektif statüden subjektif statüye geçerek kişiye ait bir nitelik kazanmış olur; buna göre; Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve yürürlüğün durdurulması kararı davacı vakıflar idaresi yararına kazanmış hakkın vücut bulmasından sonra devreye girmişse geriye etkili biçimde hukuki sonuç doğurmayacağı-
Bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekeceği-
Mülhak vakıf taşınmazının tahsis işleminin iptaline-
Vakfın gelir fazlasından faydalanma amacına yönelik galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduğunun tespiti istemi-
2762 sayılı Vakıflar Kanunu ve bu Kanuna dayanılarak çıkartılan Vakıflar Tüzüğü'ne göre yapılan yazılı sınavda başarılı olamaması sebebiyle Merkez Tevcih Komisyonu'nun 16.11.2006 tarih ve 10 sayılı kararıyla vakfın Y. Y. adına niyabeten yönetilmesine karar verildiği ve bu şekilde vakfın yönetiminin ve temsilinin halen devam ettiği, böylece 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca dava ihbar edilen ve mahkemece tevliyete ehil evlat olduğunun tespitine karar verilen Y. Y.'in ancak vefat veya mütevellilikten çekilmesi halinde on yıllık sürenin başlayacağı dikkate alınmadan, hukuki dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
İntifa hakkına ilişkin hükümler sükna hakkına da uygulanıp, sükna hakkına konu yapının tamamen yıkılmasının, hakkın kaldırılması nedeni olarak kabul edildiği-
Mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek, dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemeyeceği- Yerel mahkemece yapılan ilk yargılamada, "vakfın mevcut mütevellisinin olduğu ve görevini sürdürdüğü, mütevelliliğe ehliyet kararının ancak vakıf mütevelliliğinin boşalması durumunda verilebileceği" gerekçesiyle "davanın reddine" karar verilmiş iken; direnme olarak adlandırılan kararda bu kez, "daha önce alınan ilam hükmü ortadan kalkmadan tevliyete müstehiklik kararı alınamayacağı, davacının bulunduğu batından evvelki batında kimsenin bulunmaması durumunda davacının şartları taşıyıp taşımadığının araştırılmasının gerekeceği, Arşive Neşriyat Müdürlüğünün 2005 numaralı defterinde vakıf evladının erkek olanlarının en büyüğü ve en akıllısına tevliyet şartı olarak kabul edildiği, ayrıca hükmen mütevelli olanın “tevliyat şartı”ndaki yaşının, davacıdan büyük olduğu, dolayısıyla davacının davayı açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığı gerekçesine yer verilerek; yeni bir hukuki gerekçeye dayalı olarak verilen kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı-
Dava konusu taşınmaz 07.10.1940 tarihinde kadastroya tabi tutulmuş kadastro tutanağı şerhsiz olarak 07.10.1940 tarihinde kesinleşmiş olup; davacı vakıf şerhinin tapulamadan önceki ilk tedavül kayıtlarında bulunduğu iddiasıyla, vakıf şerhinin tapu siciline işlenmesi için davasını 27.06.2001 tarihinde açmış olduğundan 3402 sayılı Yasa ile öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiğine göre, vakıf şerhinin sicile yazılması isteğinin yerel mahkemece reddinin yerinde olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.