Taşınmazın kadastro tespitinin yapıldığı, taşınmazın sınırına duvar ördürmek, taşınmazda bulunan zeytinlerin para vererek bakımını yaptırmak, üzerindeki zeytinleri toplatmak, aşılatmak, taşınmaz hakkında ecrimisil ödemek şeklinde subut bulan fiili kullanımının davacılara ait olduğu, bu zaman zarfında davalının fiili bir kullanımının bulunmayıp, davacıların bu zaman zarfındaki kullanımına engel olmak için hukuki bir girişimde de bulunmadığı anlaşıldığına göre, Mahkemece, davacıların kullanıcı şerhine yönelik davalarının kabulüne karar vermek gerektiği- Çekişmeli taşınmazın beyanlar hanesinde kullanıcı şerhinin yanı sıra “mera komisyonunca alınan yazılarına göre mera olarak tahsisi yapılmıştır” şerhinin bulunduğu, mahkemece hüküm yerinde 3.bent olarak mera şerhinin iptaline ilişkin bir dava ve talep bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulmuş ise de; davalıcıların ıslah dilekçesiyle bu şerhinde iptalini istedikleri halde bu ıslah talebi gözden kaçırılmak suretiyle talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin isabetli olmadığı-
İlama ilişkin yargılamada mülkiyet iddiası bulunmadığından taşınmazın aynının ihtilaflı olmadığı, mahkemece sicilde değişiklik oluşturacak bir karar verilmediği, bu nedenle ilamın icrası için kesinleşme şartının bulunmadığının kabulü gerekeceği-
Haksız fiil nedeniyle maddi tazminat istemi-
Gerek 7201 sayılı Kanun'un 17 ve 20 nci maddeleri gerekse tebligatın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan mülga Tebligat Tüzüğünün 26 ncı maddesi uyarınca, muhatabın tebligat sırasında adreste bulunmama sebebi gösterilmediğinden davacı adına çıkartılan noter tebligatının kanun hükümlerine uygun olmadığı, davacı vekillerine 20.06.1986 ve 09.03.1989 tarihlerinde tevdi edilen belgelerin ödeme belgesi niteliğinde bulunmayıp kamulaştırma işleminin tebliği yerine geçmeyeceği, tapuda ferağ verilmediği gibi kamulaştırma bedelinin ödendiğine dair herhangi bir belge de ibraz edilemediğinden kesinleşmiş bir kamulaştırma işleminin varlığından söz edilemeyeceği-
Resmi belgelerle eylemli duruma ters düşen bilirkişi ve tanık sözlerine değer verilerek hüküm kurulamayacağı, kapsam belirlenmesinde kaydın, güney hududunda orman oLduğu ve orman sınırlandırması yapılmadığı bildirildiğine göre bu sınırın değişebilir nitelikte olup genişletilmeye elverişli olduğundan kaydın miktarıyla geçerli olmasının gerekeceği-
20. HD. 24.06.2019 T. E: 2016/13491, K: 4403-
20. HD. 22.10.2019 T. E: 2018/4118, K: 6120-
Dosya kapsamından istihkak raporlarında çalışma yapıldığı belirtilen alan ile fiilen bakım çalışması yapılan alanın miktar olarak ve yapılan işin mahiyeti itibariyle örtüşmediği anlaşılmakta ise de davalının sorumlu olduğu orman bölmesinin genişliği, çalışma koşulları ve yapılan işin mahiyeti ile dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, hesaplanan tazminattan davalı yararına TBK mad. 51 ve 52 gereğince uygun miktarda hakkaniyet indirimi yapılmak üzere kararın bozulması gerektiği-
Kadastro tespitine itiraz ile tapu iptali ve tescil istemi- İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davalı vekilinin istinaf dilekçesinin, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Kanun’un 341/2 nci ve 352/1 inci maddeleri kapsamında reddine karar verilmesini müteakip 22.07.2021 tarihli ve 7251 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesi ile 3402 sayılı Kanun’a eklenen ek madde 6 hükmünün yürürlüğe girmiş olması karşısında, bu hükmün somut olaya uygulanıp uygulanamayacağı, buradan varılacak sonuca göre İlk Derece Mahkemesince verilen kararın miktar itibariyle kesin hüküm niteliğini haiz olup olmadığı- 
Kadastro tespitine itiraz davası- Bozma ilamına uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı- Aynı parselle ilgili biriyle çelişen iki farklı hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya uygun bulunmadığı- Eldeki davanın konusu olan taşınmaza komşu parsele ilişkin dava dosyası ilgili yerden getirtildikten sonra mahallinde, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi bilirkişisi ve bir fen elemanının katılımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, 1958 tarihli memleket haritası, 1954 ve 1984 tarihli hava fotoğrafları ve amenajman planı çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiğinin belirlenmesi; 3116 sayılı Orman Kanunu (3116 sayılı Kanun), 4785 sayılı Kanun ve 5658 sayılı Kanun karşısındaki durumunun saptanması; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanun'un 45 inci maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 tarihli ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 tarihli ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 tarihli ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğunun düşünülmesi; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp, orijinal - renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınması gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.