İcra mahkemeleri kararları kendi aralarında kesin hüküm oluşturacağı- Aynı konu, aynı taraf ve aynı sebebe dayalı olarak derdest bir itiraz dosyasının bulunması halinde istemin reddine karar verilmesi gerektiği-
Verasetin iptali davası herhangi bir zaman aşımı ve hak düşürücü süreye tabi olmadığından her zaman açılması da mümkün olduğundan, somut olayda asıl olan kamulaştırmasız el koyma bedelinin gerçek hak sahip ya da sahiplerine verilmesi gerekeceği-
Davacı hakkında Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada verilen kararın kesinleşmesi beklenerek sonucuna göre, olayın öğrenilmesi üzerine yapılan tahkikat sonrası 6 iş günlük süre içinde yapılan feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı belirlenip kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin değerlendirilmesi gerektiği-
İdarenin kıyı kenar çizgisi çalışmalarında, o yere ilişkin kamu görevlilerince önceden oluşturulmuş komisyon çalışmalarını içerir kayıt ve belgeleri getirtilerek, bunlardaki verilerle, mahkemece kıyı kenar çizgisi oluşturmak için bilirkişilerce yapılan çalışmalarda elde edilen veri ve bulguların örtüşmemesi durumunda, bunun nedenleri hakkında bilirkişilerden bilimsel gerekçelere ve maddi bulgulara dayalı, doyurucu ve denetime açık ek rapor alınması gerektiği; yani, eldeki uyuşmazlıkta idari saptamalardan takdiri delil olarak yararlanılmasının zorunlu olduğu-
Menfi tesbit davalarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurmanın dava şartı olmadığı-
Muvazaa davasının devamı sırasında, tenkis davasının sonuçlanıp, verilen tenkis kararının kesinleşmesi halinde, muvazaa davasının reddi gerekeceği -
2030 parsel sayılı taşınmazın maliki iken S.hisar Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/150 Esas ve 2005/169 Karar sayılı ilamı ile açılan isim tashihi davası sonucunda taşınmazın davalıların mirasbırakanı M. kızı H. Akan adına hükmen tesciline karar verildiğini, bu suretle oluşan tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek, M. kızı H. Akan adına olan tapu kaydının iptali ile M. kızı H. Atar adına tesciline-
Yargılanmanın yenilenmesi davasında, ikinci hükmü veren mahkeme ilk hükümden haberdar olmuş ve kesin hüküm itirazını reddetmişse yargılamanın iadesi yoluna gidilemeyeceği-
Görülmekte olan sorumluluk davasındaki karar, sorumlular arasındaki rücu davası yönünden kesin hüküm oluşturmaz ise de sorumluluk davasının kararı için güçlü delil oluşturacağı- yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olmasının zorunlu olduğu- Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hüküm bulunmasının gerektiği- Hükümde çelişki ve infazda tereddüt yaratacak şekilde karar yazılmasının doğru görülmediği-
HMK'nun 353/1-a maddesinin 1-6 bentleri arasında sayılan usule ilişkin hukuka aykırılıklar tespit edildiğinde, ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine kesin olarak karar verilecektir. HMK'nun 353/1-a maddesinde belirtilen durumlarda istinaf mahkemesi kararı esas yönünden inceleyemez. HMK.nun 353/1-a maddesinde altı bent hâlinde sayılan hâllerde istinaf mahkemesinin esası incelemeden verdiği ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve dosyanın ilgili ilk derece mahkemesine gönderilmesi kararları kesin olduğundan temyiz edilemez. 7251 sayılı Kanun ile HMK.nun 362 nci maddesine eklenen (g) bendine göre “353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında verilen kararlar” hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağı açıkça hüküm altına alınmış olup madde gerekçesinde de; 353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamına giren durumlarda bölge adliye mahkemesinin duruşma yapmadan kesin olarak karar vereceği, fıkraya eklenen yeni (g) bendiyle, 353 üncü madde hükmü ile uyum sağlanarak Kanunun bütünlüğünün korunması amaçlandığı ifade edilerek 353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında verilen kararların kesin nitelikte olduğu vurgulanmıştır.
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.