BK’nun genel hükümlerinden olan 18. maddenin, miras hukukunda da uygulanacağına dair İçtihadı Birleştirme Kararı-
Tenkis davalarında, MK. 564’de öngörülen seçimlik hakkın, ya malı verip bedelini almak ya da bedelini verip malı almak şekilde kullanılması gerekeceği -
1.4.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçt. Bir. K.’nın “miras bırakanın kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temlikler” için bağlayıcı olduğu, bedeli miras bırakan tarafından ödenerek ‘gizli bağış’ şeklinde gerçekleştirilen işlemleri kapsamadığından, açılmış olan muvazaa hu-kuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil davasının reddi gerekeceği-
Ortak mirasbırakanları S. ve H.'in çekişmeli 386 ada 231 parsel sayılı taşınmazda bulunan 3 ve 5 nolu bağımsız bölümler, 1627 ada 82 parsel, 948 ada 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazları davalı kızlarına satış göstermek suretiyle temlik ettiklerini, asıl amaçlarının bağış olup, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile adına tescile, olmadığı takdirde tazminata, olmazsa tenkise-
Vekille takip edilen davalarda tebligatın vekile yapılması gerektiği, dava dilekçesinde davacıların adresi yok ise de; dilekçenin eki vekaletnamede davacıların açık adresinin belirtildiği, bu bakımdan, dava dilekçesinin HMK'nın 119. maddesine uygun olarak düzenlenmediğinden, bir başka ifade ile dava dilekçesinde usuli eksiklik olduğundan sözedilemeyeceği-
Davacının iki yıl geçtikten sonra anılan cevap dilekçesindeki imzaların davalılara ait olmadığını öne sürmesinin objektif iyiniyet kurallarıyla bağdaşmayacağı–
Davacıların, TMK' nun 506. maddesi kapsamında saklı pay sahibi olarak sayılan kişilerden olmayıp mirasbırakanın çocuksuz ölümü sebebiyle kanuni mirasçı durumunda oldukları, mirasbırakanın mal kaçırma iradesi bulunsa idi davacıların hukuki konumları gözetilerek temlikin satış yoluyla değil, bağış şeklinde gerçekleştirilmesinin gerekeceği, böylesi bir durumda da, davacıların tenkis davası açma haklarının bulunmayacağında kuşku olmadığı, her ne kadar, bedeller arasında fark var ise de, bu hususun başlı başına muvazaa olgusunun varlığını göstermeyeceği, kaldı ki, tüm dosya kapsamından 25 yıl süreyle birlikte yaşadığı davalının murisine minnet duygularıyla yapılmış bir temlik olduğu, öyle ise, bu taşınmaz hakkındaki davanın da reddine karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davası-
Miras bırakan tarafından bakıcısı olan davalıya ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile yapılan dava konusu temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun davacı tarafça ispat edilip edilemediği- Miras bırakanın asıl irade ve amacının tespit edilmesi için kural olarak, miras bırakanın elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın tüm mamalekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerektiği- Davalının iki buçuk yıl gibi bir süreyle davacıların babası olan miras bırakana baktığı, kendi ailesiyle birlikte miras bırakanın evinde yaşadıkları, devredilen taşınmazlar ile hak ve alacakların murisin tüm malvarlığını oluşturduğu, davacılar ile muris arasında husumet bulunduğu, muris yurt dışından ve yurt içinden maaşı aldığından gelirinin bakımını sağlamaya yetecek miktarda olduğu, tüm malvarlığını devretmesinin makul sınırlar içerisinde değerlendirilemeyeceği, yapılan temliklerin mirasçılardan mal kaçırmaya yönelik olduğu, ancak murisin hesaplarındaki paranın davalı tarafından çekildiği veya muris tarafından çekilerek davalıya verildiğinin ispatlanamadığı- "Miras bırakanın dava konusu taşınmazları dışında başka taşınmazlarının da bulunduğu, davalının ölünceye kadar bakma akdi karşılığında taşınmazı devraldığı, miras bırakan tarafından kendisine bakılmadığına yönelik bir iddiada bulunulmadığı, murisin ekonomik durumunun iyi olmasının ölünceye kadar bakma akdi yapılmasına engel oluşturmayacağı, devredilen taşınmazın değeri dikkate alındığında temlikin makul sınırlar içinde kaldığı, miras bırakanın gerçek iradesinin kendisine baktırmak olduğu, mal kaçırma ve muvazaa iddiasının ispatlanamadığı" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Mirasçıların birbirleri aleyhine açtıkları davalarda paylı mülkiyet hükümlerinin uygulanacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.