Davalı alacağını usulüne uygun delillerle kanıtlayamadığı için, davalıya ayrılan paydan öncelikle davacı alacağının ödenmesinin gerekeceği-
Şikayet dilekçesinde öne sürülen taleplerin ve şikayet nedenlerinin her birinin ayrı ayrı tartışılarak bunlar hakkında hangi sonuca ulaşıldığı ve verilen kararın ne olduğu hükümde birer birer açıklanıp gösterilmesi gerekeceğinden, o halde, mahkemece, öne sürülen tüm iddialar ayrı ayrı değerlendirilerek gerekçe oluşturulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi ve istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince de, başvurunun esastan reddine karar verilmesinin isabetli olmadığı-
Taşınmaz üzerinde sadece alacaklı-alıcının rehin hakkının bulunması halinde, ayrıca «yükümlülük listesi» hazırlanmadan, taşınmazın satışa çıkarılabileceği—
Açılmış olan ihalenin feshi davasını sadece davalı - alacaklının kabul etmiş olmasının ihalenin feshini gerektirmeyeceği—
Şikayetçinin tapu iptal tescil davası açan ve tapuya ihtiyati tedbir şerhi koyduran (26/05/2021 tarihli mahkeme cevabı ile tedbir şerhi cebri icraya engel değil) kişi olarak İİK’ nın 134. maddesinde bahsi geçen tapu sicilindeki ilgililerden olmadığı, o halde mahkemece davanın yasal değişiklikten sonra 02.02.2022 tarihinde açıldığı gözetilerek şikayetçiye nispi harca yönelik olarak Harçlar Kanunu' nun 30. maddesine uygun şekilde süre verip harç yatırılırsa teminat şartına ilişkin işlemler yapılarak sonuca gidilmesi gerekeceği-
Şikayetçinin kendisi dışındaki şahıslara kıymet takdiri ve satış raporunun tebliğ edilmediğinden bahisle ihalenin feshini isteyemeyeceği gibi mahkemece de anılan huşular re’sen dikkate alınarak "ihalenin feshine" karar verilemeyeceği-
Yapılan ihale sonucunda taşınmazların, 'hacizlerden ari olarak' alıcı adına tescil edilmesi gerekeceği-
Kefilin, eda ettiği şey nispetinde alacaklının haklarında ona halef olacağı, alacaklının ona ödeme yapan kefilin borçluya rücü hakkını kullanmasına yarayacak rehin senetleri ile ipoteği kefile devretme yükümlülüğünün bulunduğu-
İlâmsız takibe süresinde itiraz edildiğinden takibin durması gerektiği ve satışın yapılamayacağı ileri sürerek satışın iptalini talep edilmişse de, ileri sürülen hususların ihalenin feshi sebebini oluşturmayacağı- "Borçlunun süresinde borca itiraz ettiği hâlde takibin durdurulmasına karar verilmeyerek takip işlemlerine devam edilmesinin kamu düzeni ile ilgili olup süresiz şikâyete tâbi olduğu, kesinleşmeyen takipte satış talebinde bulunulamayacağından ihalenin feshinin gerektiği, borçlu vekilinin meskeniyet şikâyetinde bulunduğu, bu şikâyetin sonuçlanmadan taşınmazın satışının yapılmasının da fesih nedeni olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Satış bedelinin, muhammen bedelin üzerinde olması halinde, ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediği ve bu durumda şikayetçinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığı- İşin esasına girilmeden ihalenin feshi talebi reddedilmiş olduğundan, şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilmemesinin yerinde olduğu- Şikayete konu taşınmazlar yönünden kıymet takdirine veya ihaleye fesat karıştırıldığına yönelik bir temyiz sebebi bulunmadığı nazara alındığında borçlunun temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü sair fesih iddialarının incelemeyeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • kayıt gösteriliyor