Haciz yolu ile başlatılan ilamsız takipte borçlu adına kayıtlı bulunan taşınmazın ihale sonucu satılması ve ihalenin kesinleşmesi neticesinde borçluya tahliye emri gönderildiği, borçlunun eşinin tahliyesi istenen evde yaşadığı ve söz konusu taşınmazın aile konutu olduğundan bahisle tahliye emrinin iptalini isteyemeyeceği-
"İhaleye fesat karıştırıldığı" iddiası ile yapılan itirazların, gerçek deliller yerine soyut beyanlarla yapılması durumunda, reddine karar verilmesi gerekeceği-
İcra İflas Kanunu'nun 134/1 maddesi hükmüne göre, icra dairesi tarafından taşınmaz kendisine ihale edilen alıcının, o taşınmazın mülkiyetini iktisap etmiş olacağı; dava açılmadan önce taşınmaz cebri icra ile satıldığına ve satış ile ilgili ihalenin feshi davasının reddedip, red kararının bu davanın açılma tarihinden sonra kesinleştiğine ve işlem diğer eşin rızasına bağlı olmaktan çıktığına göre davanın konusunun kalmadığı-
İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan icra takibinde borçlu olarak sadece dava dışı asıl borçlunun gösterildiği dikkate alındığında, ipotekli taşınmazlardan birinin maliki olan davacı kefilin menfi tespit davası açmakta hukukî yararının bulunup bulunmadığı- Ticarî krediyi müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan davacının temerrüdünün oluştuğu, davaya konu krediden doğan banka alacağının davacı kefilden tahsili amacıyla yapılan icra takibinin hâlen derdest olduğu, eldeki davaya konu takip dosyasında; dava dışı asıl borçluya ve ipotek veren üçüncü kişi konumunda olan davacıya ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte icra emri gönderildiği, takip konusu alacağın aynî teminatını oluşturan ipotekle takyit edilmiş taşınmaz bulunmakta olup, davacıya ait taşınmazın da bu taşınmazlar arasında olduğu, davalı bankanın TMK.'nın 873/3. maddesine uygun talepte bulunduğu ve takip talepnamesinde davacı ile ipotek veren diğer üçüncü şahısları doğru olarak borçlu hanesinde değil, "rehin veren üçüncü şahıslar" hanesinde gösterdiği- İİK 149 ve 149/b maddeleri, "ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte ipotek veren üçüncü kişi ise takip talebinin borçlu kısmında asıl borçlu ile birlikte ipotek veren üçüncü kişinin de taraf olarak gösterilmesini" düzenlemekte olup, bu hükümlere göre, asıl borçlu ile ipotek veren üçüncü kişi arasında "şekli mecburi takip arkadaşlığı" olduğundan, ipotek veren davacının eldeki menfi tespit davasını açmakta hukukî yararı bulunduğu-
Takibin kesinleşmesinden sonra, ipotekli taşınmazı satın alan yeni malike «ödeme emri» çıkarılmasına gerek bulunmadığı–
İİK'nun 58/3. maddesinde alacağın veya istenen teminatın Türk Parası ile tutarı ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği ve faizi, İİK'nun 58/4. madde de ise takip yollarından hangisinin seçileceğinin takip talepnamesinde gösterileceği-
Davacı; eşinin malik olduğu aile konutu olarak kullanılan taşınmaz üzerine, davalı şirket lehine ipotek tesis edildiğini, bu işleme rızasının olmadığını ileri sürerek ipoteğin kaldırılmasını istemiş olup, taşınmazın mülkiyeti cebri icra ile satılmakla, tapu kütüğüne tescil edilmemiş bile olsa alıcıya geçtiğinden; mahkemece, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takibe istinaden satışın durdurulmasına karar verilmiş olması bu sonucu değiştirecek nitelikte olmayıp, davanın konusuz kalması nedeniyle "karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi gerektiği- 
Her ne kadar kredi sözleşmelerine dayalı ilamsız takiplerde asıl borçluya tebliğ edilmiş ihtarname ve hesap özetlerine dayanılmamış ise de bu takipler itirazsız kesinleştiğinden temlik edilen alacağın varlığının icra mahkemesince artık tartışma konusu yapılamayacağı, ancak alacağın ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe konulduğu ve itiraza uğradığı, bu halde alacağın ipotekli takipte tahsil edilebilirliğinin icra mahkemesince yukarıda yer verilen ipotekle ilgili yasal düzenlemeler kapsamında değerlendirilmesinin gerekeceği-
İhalenin feshine ilişkin davada, alacaklı İİK'ın 150/e maddesi hükmüne uygun şekilde yasal iki yıllık sürede masrafını da yatırmak suretiyle satış talebinde bulunduğuna ve takip dosyasının incelenmesinde ihalenin feshini gerektiren başka bir nedene de rastlanmadığına göre mahkemece ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği -
Krediyi kullandıran tarafça, noter aracılığıyla krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adresine gönderilen hesap özetine, tazmin talebine veya ihtara tebliğ edildiği tarihten itibaren sekiz gün içinde itiraz edilmemesi halinde, ihtardaki borç miktarının kesinleşeceği, ancak, böyle bir durumda, borçlunun, kesinleşen borç miktarına ilişkin ödeme belgesi sunmak suretiyle itfa itirazında bulunabileceği gibi; ihtarnamedeki borç miktarına, takip tarihine kadar işletilen faiz miktarı ve faiz oranına da itiraz edebileceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.