Cirantaların takip edilebilmesi için, keşidecinin süresinde protesto edilmiş olması gerekeceği, aksi taktirde hamilin, lehtara ve cirantalara karşı müracaat hakkının düşeceği-
Davacı vekili tarafından onama kararının tebliği üzerine karar düzeltme talebinde bulunulmuş ise de, BAM kararlarının temyizi üzerine Yargıtayca verilen kararlar aleyhine karar düzeltme yoluna gidilmesi mümkün olmadığı-
Satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen davalar ise satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, satış vaadi sözleşmesinin iptali istemlerine-
Kabulün; davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesi olduğu- Kabulün ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğuracağı- İhalenin feshi istemine ilişkin davanın, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri bir dava (şikâyet) olmadığı; bu nedenle ihalenin feshi isteminde davayı (şikâyeti) kabulün mümkün olduğu ve kabulün hukuki sonuç doğurması için borçlular tarafından yapılan şikâyette hem alacaklı hem de ihale alıcısının davayı (şikâyeti) kabul etmesi gerektiği-
Taşınmaz satışlarında, satış ilanının tereke temsilcisi vekiline tebliğ edilmemiş olması başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- Satış ilanının, murisin mirasçıları olan şikayetçiler yerine tereke temsilcisinin vekiline tebliğ edilmesi gerekirken, bizzat tereke temsilcisinin şahsına tebliğinin usulsüz olduğu-
Davacının, davalıların ihmali sonucu SGK'ya ödenen idari para cezası ve gecikme zammının ödeme tarihlerinden itibaren yasal faiziyle davalılardan tahsilini talep ettiği; mahkemece, talep kısmen kabul edildiğine göre, tespit edilecek ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faize hükmedilmesi gerekirken; faiz yönünden bir karar verilmemiş olmasının yerinde olmadığı-
İcra ve İflas Kanunu'nun 337/a maddesi yaptırıma bağlanan eylem, tacirin ticareti terk etmesi değil, 44. maddesine göre terk keyfiyetini 15 günlük süre içinde kayıtlı bulunduğu ticaret sicili memurluğuna bildirmemesi ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini içeren bir mal beyanında bulunmaması olup, ticaret şirketleri için ticareti terk değil, infisah ve tasfiye söz konusu olduğundan ve tasfiye sonrasında ticaret şirketine ait bir mal kalmayacağından, mal beyanında bulunulmasının da bir anlamının olmayacağı-
Şırnak İli sınırları içerisindeki ruhsat numaralı sahada asfaltit üretim faaliyetlerinin devamı amacıyla ekli listede belirtilen taşınmazların Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına ilişkin 25/02/2022 tarih ve 31761 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 24/02/2022 tarih ve 5243 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararının dava konusu taşınmaz yönünden iptali istenildiği davada Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu’nca alınan kamu yararı kararının Bakan tarafından idari işlem ile onaylandığına dair herhangi belgenin dosyaya sunulmadığı, dolayısıyla kamu yararı kararının 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 6. maddesine uygun olarak tamamlanmadığı, bu itibarla, dava konusu acele kamulaştırma işleminin dayanağının bulunmadığı anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği- İşletme ruhsatı bulunan sahada faaliyetin devamı için anılan taşınmazlara ihtiyaç bulunduğu, taşınmaz maliklerinin kamulaştırma talebini kabul etmedikleri, olağan kamulaştırma sürecinin uzun sürdüğü, istihdamın ve Ülke ekonomisine katkının arttırılması gerekçesiyle acele kamulaştırma kararının alındığı, işletmenin faaliyetinin devamlılığının öncelikle ekonomik yarar yönünden irdelendiği, acele kamulaştırma yoluna gidilmezse kamunun uğraması muhtemel zararlarının neler olduğunun açıkça ortaya konmadığı, başka bir anlatımla dava konusu Cumhurbaşkanı Kararında, acele kamulaştırma yapılmasını gerektiren nedenlerin ve "acelelik hali"nin somut olarak ortaya konulamadığı, dolayısıyla uyuşmazlık konusu olayda, acele kamulaştırma yapılmasını gerektirecek acelelik halinin de mevcut olmadığı sonucuna varıldığından, dava konusu işlemde bu yönden de hukuka uygunluk görülmediği-
................... tarihli satış kararında; satışa çıkarılacak taşınmaz ilanının yerel gazete ile ilanına karar verildiği, taşınmazlardan birinin muhammen bedelinin 202.300,00 TL olduğu ve 124.650,00 TL’ye ihale edildiği; diğerinin muhammen bedelinin 260.988,50 TL olduğu ve 142.500,00 TL'ye ihale edildiği görülmüş olup, bu haliyle yapılmış olan ilanların gerekli talep ve talibi artırmadığı anlaşıldığından, taşınmaz satış ilanının yurt düzeyinde bir gazete ile ilan edilmesinin, alakadarların menfaatine uygun olacağının anlaşıldığı-
Satış bedeli, taşınmazın muhammen bedelinin üzerinde olduğundan,1129 ada, 10 parsel sayılı taşınmaz yönünden zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, borçluların bu parsel yönünden ihalenin feshini istemekte hukuki yararlarının olmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.