poteğin usulsüz olarak kaldırılması nedeniyle ipoteğin yeniden hükmen tesisi, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkin davada, bir kısım taşınmazların davadışı 3.kişilere devredilmiş olmasına rağmen, bir kısım dava konusu taşınmazların hala davalılar adına kayıtlı olduğu, ayrıca davacı tarafından ıslah dilekçesi ile usulsüz olarak fek edilen ipoteklerin yeniden tesisinin mümkün olmadığı takdirde tazminat talebinde bulunmasına rağmen mahkemece tazminat istemi yönünden muhtariyetine karar verildiği anlaşıldığından, mahkemece bir kısım taşınmazların hala davalılar adına kayıtlı olması, geriye kalan taşınmazlarında davadışı 3. kişilere devredilmiş olması karşısında, davalılar adına kayıtlı olan taşınmazlar yönünden ipoteğin yeniden tesis edilme şartlarının oluşup oluşmadığı hususları ile dava dışı 3. kişilere devredilen ve halen davalılar üzerinde bulunan taşınmazlar bakımından ıslah dilekçesiyle davacının tazminat isteminde bulunduğu değerlendirilmesi gerektiği-
“Aldatma (hile) ” hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil olmazsa tazminat isteği- TBK. mad. 39/1 uyarınca bir yıllık hak düşürücü sürenin öğrenme tarihten itibaren işlemeye başlayacağı, davacının öğrenme tarihi olarak ileri sürdüğü tarihin esas alınacağı, diğer tarafın öğrenmenin daha önce olduğunu iddia etmesi durumunda bu iddiasını ispat zorunluluğunda olduğu-
Sahte vekaletname kullanılarak gerçekleştirilen satış işlemi sırasında tapu idaresi görevlilerinin, vekaletnamenin geçerliliğini ve tapu kayıtlarındaki bilgilere uygunluğunu denetleme görevini tam olarak yerine getirmemeleri ve böylece davacının zarar görmesine yol açmaları halinde, zarar kapsamı belirlenerek, Medeni Yasanın 1007. maddesi gereğince davalının sorumlu tutulması gerekeceği-
Davalı yedinci kişiye kadar yapılan devirlerin kısa aralıklarla ve gerçek değerin altında, birbirini tanıyan kişiler arasında yapılmasının  devrilerin alacaklıdan mal kaçırma kastı içerisinde yapıldığı kanaatini uyandırdığı, taşınmazın bulunduğu apartmanın yöneticisi olan davalı tanığının beyanında "taşınmazın son malikten önceki sahibinin davalı borçlu olarak bilindiğinin" belirtildiği- Davalı yedinci kişinin, taşınmazı satın aldıktan sonra aidat makbuzlarının artık onun adına düzenlenmeye başladığına dair beyanı, bununla birlikte anılan davalının abonelik işlemlerini yaptırmış olması ve özellikle kış aylarında yurt dışında yaz aylarında Türkiye'de yaşıyor olması, borçlu ve diğer davalılar ile arasında bir tanışıklığın mahkemece tespit edilememiş olması, yine her ne kadar davalı yedinci kişi tarafından satım bedelinin nasıl ödendiği noktasında bir açıklama veya delil sunulmamış ise de; davacı tarafça da ona yönelik bir kötü niyet iddiası ve ispatı olmadığı ve mevcut içtihatlar çerçevesinde iyi niyetini ispatlamak zorunda olmadığı, aksine varsa kötü niyetinin davacı tarafça delillerle ortaya konulması gerektiği, tapudaki 141.000,00 TL değer ile gerçek değer olan 185.650,00 TL arasında çok fahiş fark da bulunmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde mahkemece bu taşınmazla ilgili davalı yedinci kişi aleyhine kabul kararı verilmesinin hakkaniyete uygun olmadığı ve dava diğer davalılar yönüyle bedele dönüşmüş olduğundan, tasarrufa konu taşınmazın son tasarruf tarihindeki gerçek değeri olan 185.650,88 TL'nin davalılardan icra takip dosyalarına konu olan alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere tahsili ile davacıya ödenmesine, (belirlenen bedelden davalı üçüncü kişinin 156.198,77 TL ile sınırlı olarak, davalı dördüncü kişinin 180.000,00 TL ile sınırlı olarak ve davalı beşinci kişinin 182.260,35 TL ile sınırlı olarak sorumlu tutulmalarına), karar verilmesi gerektiği
Nama ifaya izin, tapu iptali ve tescil istemlerine ilişkin davada, davalı yüklenici şirketin dava açıldığı tarihte tüzel kişiliği haiz iken yargılama sırasında Ticaret Sicil Memurluğu tarafından re'sen terkin edilerek tüzel kişiliğini yitirdiği anlaşıldığından, öncelikle davacılar vekiline, davalı yüklenici şirketin tüzel kişiliğini kazanması için ihya davası açmak üzere süre verilerek, ihya kararı alındıktan sonra davalı şirkete tebligat yapılıp yargılamaya devam olunması gerektiği-
Sözleşmenin feshi ile tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada, tapu kaydında sözleşmeyi imzalayan arsa maliki dışında hissedarların bulunduğu anlaşıldığından öncelikle diğer arsa malikleri ile bu konuda bir sözleşme yapılıp yapılmadığının belirlenmesi, yapılmış ise davaya katılımları ile taraf teşkili sağlandıktan sonra davaya devam olunması; diğer hissedarlarla ilgili sözleşme yapılmamış ise, davacılar ile yapılan sözleşme baştan itibaren geçersiz olduğundan sözleşmenin geçersizliğinin tespiti ile tapu iptali ve tescile karar verilmesi gerektiği-
Davacılar vekili, dava dilekçesinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yükleniciye avans niteliğinde verilen ve yüklenici tarafından diğer davalılara devir edilen arsa paylarının tapusunun iptali ile tescilinin yanı sıra tapu kayıtları üzerine yüklenicinin borcu nedeniyle konulan haciz, tedbir, ipotek ve her türlü takyidatın da kaldırılmasını istemiş, mahkemece anılan istemin kabulüne karar verildiği ancak; karar sonrası dosya kapsamına alınan tapu kayıtlarına göre tapusu iptal edilen taşınmazlarda eldeki davada konulan tedbir dışında takyidat görünmemesinden, tapu kayıtları üzerinde yüklenici veya davalıların borcu nedeniyle konulmuş bir takyidat bulunup bulunmadığı belirlenerek bulunmaması halinde anılan istemin reddine karar verilmeli, takyidatın bulunduğunun anlaşılması halinde ise lehine takyidat bulunan kişilerin de davada taraf olması gerektiğinden bu eksikliğin giderilerek bir karar verilmesi gerektiği- 
«Beyanlar hanesi»ndeki hakların, tescilin aksine aynî hak doğurucu nitelikte olmadığı–
Davalı tarafın, davacının gecikme tazminatı borcu nedeniyle, kesinleşmiş mahkeme kararına dayalı alacakları bulunduğunu savunmasının, aynı ilişkiden kaynaklanan alacağa ilişkin olduğundan mahsup itirazı olarak değerlendirilmesi gerektiği- Bu durumda mahkemece, davalının mahsup itirazı dikkate alınarak yapılacak araştırma neticesinde oluşacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Taşınmaz sahibinin sahte belgelerle ölü gösterilerek taşınmazının satılmasından dolayı tapu iptali talebinin kabul edilmesinin doğru olduğu- Taşınmazı satın almış olan kişilerin ceza davasında beraat etmiş olmalarını bu sonucu etkilemeyeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.