Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekeceği, bir kişinin belli bir davada davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin ileri sürülme zamanının, Yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def'i de olmadığı, davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vâkıf olunduğu takdirde re'sen nazara alınması gerekli hukuki bir durum olduğu-
22. HD. 04.03.2019 T. E: 2017/20550, K: 4871-
11. HD. 21.04.2016 T. E: 2015/9383, K: 4515-
Baz istasyonunun bulunduğu yerin yerleşim yeri olup olmadığı ve baz istasyonunun davacı evine uzaklığı araştırılıp saptanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Geçerli şekilde ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti ve bu amaçla paranın tahsili istemine ilişkin davada, Y. Grubu şirketlerinin fiili ve hukuki irtibat halinde oldukları, birlikte hareket ederek para toplama amacıyla davacının dayandığı belgeler karşılığında para tahsil ettikleri, ortağın sermaye olarak verdiğini isteyemeyeceğine dair yasal düzenlemeyi kullanarak para yatıran kişileri grup şirketlerden herhangi birinde veya birkaçında düşük nominal bedellerle şeklen ortak gibi gösterdikleri, tahsil ettikleri parayı ise muhasebe kayıtlarına yansıtmayarak para iade taleplerini reddettikleri, böylelikle haksız fiilde bulunduklarının anlaşıldığı, alacağa müstenit olduğu iddia olunan belgenin incelenmesinden, davalı şirketlerden Y. Holding A.Ş.'nin unvanının antette bulunduğu, hisse devir kabul sözleşmesi adını taşıdığı, belge ile beraber davalı şirketin hisselerinin toplamda 82.794 DM karşılığında dava dışı E. R.'tan devralındığı, hisse bedelinin ödendiği tarihin ise 15.02.2001 olduğu, devreden ve devralanın imzalarının belge üzerinde bulunduğu tespit olunmuş olup davacının dayandığı işbu belgede davalı şirketin anteti bulunduğundan davalıların, davacının alacak talebinden sorumlu olduğu gözetilip davalıların zamanaşımı itirazı da değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesinin gerektiği-
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, imzasız ücret bordrolarında “birim ücret 1.800.00TL” olarak belirtilen ücretin, davacının ücretinin net tutarını mı yoksa brüt tutarını mı ifade ettiği ve ücret miktarının belirlenmesi için bu hususun taraflardan sorulmasının gerekip gerekmediği-
21.6.1987 gün ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden sonra yeni yasal düzenlemeye dayanılarak imar ihya nedeniyle açılan tapu iptal ve tescil davalarında, kanunun yürürlüğe girmesinden önce açılıp da reddedilerek kesinleşmiş bulunan tapu iptal ve tescil davalarına ilişkin kararların, o kararlarda imar ihya olgusu sabit görülmüş olsun veya olmasın kesin hüküm oluşturacağı-
Sıra cetvelinde alacağı birinci sıraya yazılmış olan alacaklının, sıra cetvelinin iptali davası sonucunda verilen kararı temyizde hukuki yararının bulunmadığı—
Mahkemece, söz konusu taşınmaza yönelik istemin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerekirken, işin esasının incelenerek hüküm tesisi yerinde değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden bu hususun bozma nedeni yapılmadığı, ancak; İİK'nun 134/2. maddesinin son cümlesi uyarınca, işin esasına belirtilen nedenle girilmemiş olacağından, şikayet konusu 10 numaralı bağımsız bölüm bakımından borçlu şirket aleyhine para cezasına hükmedilmesinin doğru olmadığı, hal böyle olunca, mahkemece, şikayetçinin İİK'nun 134/2. maddesi uyarınca ihalenin feshi talebinin işin esası incelenmek suretiyle reddedilen 3250 ada 4 sayılı parseldeki 7, 8 ve 15 numaralı bağımsız bölümlerin ihale bedelleri toplamı olan 383.000,00 TL'nin %10’u oranında 38.300,00 TL para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi ile yetinilmesi gerekeceği- Şikayet konusu 150.000,00 TL muhammen bedelli taşınmazın, 150.050,00 TL'ye satıldığı, dolayısıyla satış bedelinin, taşınmazın muhammen bedelinin üzerinde olduğu anlaşıldığından, zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, şikayetçi borçlunun, sözü edilen taşınmaz yönünden, İİK'nun 134/8. maddesi kapsamında kendi menfaatinin muhtel olduğunu ispatlayamaması nedeniyle anılan taşınmaza ilişkin ihalenin feshini istemekte hukuki yararının olmadığı-
Borçlunun elbirliği halinde ortak olduğu taşınmazlarda borçlu ortağın alacaklısı İcra Hakimliğinden İcra İflas Kanununun 121. maddesine göre alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabileceği- Bunun için icra hakiminden yetki belgesi alınması zorunlu olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.