Şikayet konusu taşınmazlardan, 20.075,00 TL muhammen bedelli 586 sayılı parselin 22.500,00 TL'ye, 26.216,00 TL muhammen bedelli 799 sayılı parselin 28.500,00 TL'ye, 38.250,00 TL muhammen bedelli 1046 sayılı parselin 49.500,00 TL'ye, 67.944,00 TL muhammen bedelli 1288 sayılı parselin 95.000,00 TL'ye, 192.000,00 TL muhammen bedelli 1559 sayılı parselin 270.000,00 TL'ye satıldığı, dolayısıyla satış bedellerinin, taşınmazların muhammen bedellerinin üzerinde olduğu, bu durumda, zarar unsuru gerçekleşmemiş olup; şikayetçi sözü edilen taşınmazlar yönünden, İİK'nun 134/8. maddesi kapsamında kendi menfaatinin muhtel olduğunu ispatlayamadığından anılan taşınmazlara ilişkin ihalenin feshini istemekte hukuki yararının olmadığı, o halde, mahkemece, anılan 5 parça taşınmaza yönelik istemin açıklanan nedenle reddi gerekirken, işin esasının incelenerek hüküm tesisi yerinde değil ise de; sonuçta istem reddedildiğinden mahkeme kararının sonuç itibariyle doğru olduğu, ancak; İİK'nun 134/2. maddesi uyarınca, işin esasına belirtilen nedenle girilmemiş olacağından şikayete konu 586,799,1046,1288 ve 1559 parsel sayılı taşınmazlar bakımından şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Kanunda belirtilen istisnai taraflar dışında kaldığı anlaşılan davacıya nispi harç ve akabinde ihale bedelinin %5'i oranında teminat yatırtılmadan yargılama yapılmasının hatalı olduğu-
Uyuşmazlık ve Hukuki NitelendirmeUyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesine uygun olup olmadığına ilişkindir...
Yabancı para üzerinden kurulmuş olan ipoteklerde, yabancı para alacağının masaya aynen kaydının istenemeyeceği, ipotekli taşınmazın satıldığı tarihteki yabancı para alacağının Türk lirası karşılığı kadar pay ayrılması gerekeceği–
İtirazın iptali davasının, dava şartı arabuluculuk kapsamına girmediği-
Eldeki davada davacı, dava konusu taşınmazın evlilik birliği içinde edinildiğini, davalının katılma ve katkı payı davası sonucu hükmedilecek alacağın tahsilini önlemek için muvazaalı olarak taşınmazı diğer davalıya devretttiğini belirtmiş, ancak mahkemece katılma alacağı davasının sonuçlanması beklenerek, bu dava sonucunda davacının bir alacağı olduğunun kesinleşmesi halinde TBK’nun 19. maddesi gereğince dava konusu taşınmazın satışına ilişkin tasarrufun iptale tabi olup olmadığının mevcut delillere göre değerlendirilmesi ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Sosyal Güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda -hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere- dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat edilmesinin zorunlu olduğu-
Tapu iptal ve tescil isteme hakkı kayıt maliki veya onun mirasçılarına ait ise de; Hazinenin, Türk Medeni Kanununun 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan sorumlu olup, eldeki davayı açmakta hukuki yararının da bulunacağı-
İlk derece mahkemesince davaya konu edilen taşınmazların ve yapıların dava tarihi itibariyle davacının zilyetliğinin devam edip etmediğinin araştırılması, nitekim bu taşınmaz ve yapılar halen davacının kullanımında ise sebepsiz zenginleşme olgusunun henüz gerçekleşmediği gözetilerek hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddi gerekeceği-
Borçlu yararına kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için, alacaklının takibinde haksız olması yeterli olmayıp kötüniyetli olduğunun da ispatı gerektiğinden, tüzel kişi olan kooperatifin yöneticilerinin zaman içinde değişmesi sebebiyle, takibe geçen kooperatif yönetiminin senedin tanzim tarihindeki yönetimden farklı olması halinde, haksız olma halinin bilindiğinin veya bilinmesi gerektiğinin ispatı gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.