Süresi içinde istihkak davası açmamış olan üçüncü kişinin istihkak iddiasını kabul etmiş sayılacağı—
Trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemi-
İİK’nın 134. maddesinin 5. fıkrasının 3. bendi uyarınca; icra mahkemesi işin esasına girerek talebin reddine karar verirse ihalenin feshini talep edeni feshi istenen ihale bedelinin yüzde onuna kadar para cezasına mahkum edeceği- Yasanın bu hükmü, emredici nitelikte bir düzenleme olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece re’sen uygulanması gerekeceği- Hukuk Genel Kurulu'nun 06.10.2004 tarih ve 2004/1-433 esas sayılı kararında da benimsendiği üzere kamu düzenine aykırılıkta aleyhe bozma yasağı ilkesi nazara alınamayacağı-
Alacak, tapu iptali ve tescili davası-
Davacının davalı banka ile imzaladığı kiralık kasa sözleşmesine dayalı maddi ve manevi tazminat istemlerine-
Haczedilen malın finansal kiralama konusu olduğunu ve haczedilemeyeceğini borçlu vekili ileri sürdüğünden şikayetin esasının 3236 sayılı Finansal Kiralama Kanunu çerçevesinde yöntemince incelenerek haczedilen malın Finansal Kiralama Kanunu kapsamında kalıp kalmadığı belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalı borçlu şirket ile davalı üçüncü kişi şirket arasında ticari ilişki olduğu, şirketlerin yetkililerin birbirini tanıdıkları, davalılar arasındaki tasarrufun İİK'nın 280 maddesi gereği iptale tabi bulunduğu-
Sonraki sırada rehin hakkı sahibi olan alacaklıdan teminat alınmadan, ihaleye kabul edilemeyeceği-
İİK’nun 331. maddesinde; bu maddede düzenlenen suç karşılığında “6 aydan 3 yıla kadar hapis ve bin güne kadar adli para cezası” yaptırım altına alınmış olmasına rağmen, mahkeme sanığın “6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına” dair verilen mahkûmiyet kararının isabetli olmayacağı; ayrıca verilen karara karşı “temyiz” yolu yerine “itiraz” yoluna başvurulacağının belirtilmesinin de yasaya aykırı olacağı-
Her ne kadar davalının eyleminin haksız rekabet teşkil ettiği yönündeki mahkemenin kabulü yerinde ise de, davacı vekilinin dava dilekçesinde davalının internet sitesindeki yazının yayınlanmasının ardından toplumda müvekkilinin sattığı balın sahte olduğu yönünde bir algı oluştuğunu, satışlarının büyük ölçüde düştüğünü, yıllara göre artan satış grafiği varken asılsız uyarı yazısının yayınlanması akabinde satışlarda düşme meydana geldiğini ileri sürerek müvekkilinin yıllara göre satışları incelenip davalının haksız eylemi nedeniyle uğranılan maddi zararın tam olarak tespit edildiği anda artırılmak üzere şimdilik 5.000,00 TL belirsiz maddi tazminatın tahsilini talep ettiği, değer artırım dilekçesi ile de talebini bilirkişi raporunda tespit edilen 59.935,37 TL'ye yükselttiği, her davanın açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere ilişkin koşullara göre hükme bağlanacağı, davacının ancak dava açıldığı tarihe kadar gerçekleşmiş alacağının hüküm altına alınmasını isteyebileceği de nazara alındığında davacı, dava tarihindeki alacağının miktarını tam ve kesin olarak belirleyebileceğinden davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararının olmadığı, bu durumda dava değerinin dava dilekçesinde gösterilen miktar olduğu gözetilmeden bedel artırım dilekçesine göre değerlendirme yapılmasının doğru olmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.