Kooperatiften alacaklı olan kişilerin, kooperatif ortaklarına haciz ihbarnamesi göndererek «kooperatife ödeyecekleri aidat paralarını» haciz edemeyecekleri ve kooperatifin ve ortakların gönderilen haciz ihbarnamelerinin -süresiz şikayet yoluyla- iptalini istemekte hukuki yararlarının bulunduğu–
Şeklen mevcut olan batıl bir hukuki işlemin konversiyon (hukuki tahvil) yolu ile bir hukuki sonuç bağlanabilmesi mümkün olduğu gibi; bir hukuki işlemin butlanının da dürüstlük kuralına (TMK md. 2) aykırı olarak ileri sürülemeyeceği, iptali kabil kararların ise, daha çok ortakların menfaatlerini koruyan düzenlemelere aykırılık teşkil eden, emredici kurallar dışında, yorumlayıcı ve şekle ilişkin kuralların ihlâl edildiği kararlar olup baştan itibaren geçersiz olmadıklarından, iptal edilinceye kadar geçerli bir kararın hüküm ve sonuçlarını doğurdukları- Genel kurul toplantısının yönetim ve denetim kurulu üyelerinin seçiminin açık oylama ile yapılacağına dair maddesinin 1163 s. Koop. K.'nun emredici nitelikteki 48. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle batıl olduğunun tespitine karar verilmesi gerekeceği-
Kamulaştırma öncesi davacı ile dava dışı gerçek kişiler adına kayıtlı iken, davacı dışındaki pay sahipleri toplam 4/5 payı, davanın açılmasından kısa bir süre önce, Karayolları Genel Müdürlüğü'ne devrettikleri, devir tarihinde dava konusu muhdesatların mevcut olduğu, Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından 4/5 pay için ödenen bedel, taşınmaz üzerindeki muhdesatları da kapsadığından, davalı idare aleyhine muhdesatın tespiti davası açılamayacağı- Davacı, iddiasını tapudaki hisselerini Karayolları Genel Müdürlüğü'ne devredenlere karşı ileri sürülebileceğinden, muhdesatın tespiti isteğine ilişkin davanın pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
İİK.’ nun 67. maddesine göre itirazın iptali davasının açılması için öncelikle takip borçlusunun takibe itiraz etmesi gerekir. Somut olayda davalı icra takibi borçlusu davacı tarafından girişilen icra takibine itiraz etmemiştir. Bu haliyle davacının olmayan bir itirazın iptalini istemekte hukuki yararı bulunmayacağı-
Bonoya dayalı ihtiyati haciz istemine ilişkin olarak, mahkemece "ihtiyati haciz talebinin reddine" karar verilmiş, ancak, İİK’nın 257 vd. maddelerinde belirtilen ihtiyati haciz şartlarının, talep dayanağı bononun vadesinin gelmesi ve ödenmemesi karşısında gerçekleşmiş olduğu anlaşılmakla, mahkemece "ihtiyati haciz talebinin kabulüne" karar verilmesi gerekeceği-
Her ne kadar davacı tarafından kısmi dava açılmışsa da, taraflar arasındaki sözleşmede, talep edilen alacakların miktarının tespitine yarar kıstaslar ortaya konduğundan, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuyla da alacağın miktarı belirlendiğinden, alacağın belirlenmesinin mümkün olduğu, bu durumda mahkemece, dava ve usul ekonomisi bakımından HMK.'nın 115/2 maddesi uyarınca davasını tam dava olarak devam ettirmesi ve harcı tamamlatması konusunda davacı vekiline kesin süre verilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekeceği-
İİK. 360’da yer alan yetki kuralının, kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle icra mahkemesince doğrudan doğruya gözetileceği–
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, dava konusu taşınmaz hakkında açılmış derdest ortaklığın giderilmesi davasının veya kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunmadığının, böylelikle birleşen davacı yönünden mevcut ve güncel hukuki yararın da bulunmadığının anlaşıldığı-
Davalı üçüncü kişi tarafından hacizden itibaren İİK’nin 96/3. maddesinde belirtilen 7 günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiasının da bulunmadığı, davacı alacaklının İİK'nin 99. maddesi hükümlerine göre istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından, 6100 sayılı HMK'nin 114/ h ve 115/2 maddeleri uyarınca, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.