Davada gösterilen başarıya göre değişmek ve %25’i aşmamak üzere, dava olunan veya hükmolunacak şeyin değerinin belli bir yüzdesinin avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabileceği, ancak avukatın davayı kazanması koşuluna bağlı olan sözleşmeler ile dava konusu mal, alacak veya hak gibi kıymetlerden bir kısmının aynen avukata ait olacağına ilişkin sözleşmelerin de “hasılı davaya iştirak” niteliğinde olduğundan geçersiz olacağı-
Bilirkişi raporunda belirtilen hususlar ve özellikle ihtarnamenin tebliğ tarihine göre vardığı farklı sonuçlar bakımından bir değerlendirme yapılmadığı gibi davacı avukatların duruşmaya girmemelerinin özen yükümlülüğünün ihlali ve dolasıyla haklı azil nedeni teşkil edip etmeyeceği hususu üzerinde de durulmadığından, bozma ilamının gereğinin yerine getirildiği, bozma ilamında da belirtildiği üzere tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda davacıların üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirip getirmedikleri ve davalıların azilde haklı olup olmadıkları konusunda gerek görülmesi halinde uzman bilirkişi veya bilirkişiler kurulundan taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Azlin haklı olduğunun kabul edilmesi halinde, avukatın harcanan emek ve mesaisine karşılık bir ücret takdirinin yerinde olmayacağı-
17. HD. 10.03.2021 T. E: 2020/2791, K: 2553-
Dava konusu taşınmazların değerinin %20’sinin avukatlık ücreti olarak kararlaştırıldığını iddia eden avukatın bu sözlü anlaşmanın varlığını kanıtlaması gerektiği- İşin görülmesi için gerekli olan tüm masrafların iş sahibi tarafından işin başında avukata ödenmiş olduğu karine olarak kabul edileceğinden, müvekkilinden masraflar için avans almadığını iddia eden avukatın bu iddiasını ispat etmesi gerektiği-
Asıl ve karşı davaların birbirinden bağımsız, müstakil davalar olduğundan, hüküm kısmında her bir dava hakkında o davaya ilişkin vekalet ücretleri ve mahkeme masraflarıyla birlikte ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği-
İtirazın iptali davası-
Mahkemece, davalının dayandığı avukatlık sözleşmesinin sonradan düzenlenmesi mümkün olduğundan tek başına alacağın varlığını kanıtlayamayacağı-
Davacı avukatın, vekalet görevinden azlini haklı kılan herhangi bir neden bulunmadığı, vekil konumundaki davacının, 'davanın sonucu bakımından umutlu olmadığı ve hakimin taraflı olduğu konusundaki izlenimlerini' gönderdiği notla müvekkili ile paylaşmasının olağan olduğu, söz konusu yazıda yer alan sözlerin, azli gerektirecek ve taraflar arasındaki güven ilişkisini ortadan kaldıracak nitelikte bulunmadığı, Avukatlık Kanunu'nun 174/2. maddesi gereğince, haksız azledilen avukatın, takip ettiği her dava ve takip için avukatlık ücretinin tamamına hak kazanacağı, davacının, sözleşme gereği ve ayrıca ticaret mahkemesinin dosyasında hesaplanan avukatlık ücretine hak kazandığı gerekçesiyle, davalının icra takibine karşı yaptığı itirazın iptaline ve asıl alacak, harç, icra takip masrafları ve avukatlık ücreti gibi ferileri ile birlikte toplam miktar üzerinden çıkarılan depo kararı üzerine, belirlenen tutar mahkeme veznesine yatırıldığından, iflas davasının reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Vekilin azlinin haksız olduğu, avukatın tüm iş ve işlemlere dair talep ettiği akdi ve yasal (karşı yan) vekalet ücretine hak kazandığı olayda taraflar arasında yazılı bir avukatlık ücret sözleşmesi bulunmadığından takip ettiği davadaki harca esas değerin Avukatlık Kanununun 164/4. maddesi gereğince, %10’u ile %20’si arasında nispi (yüzde) olarak yapılacak hesaplamaya göre belirlenmesinin gerektiği- Davada taraf sıfatı olmayan müdahilin ve hakkında hüküm kurulmadığından temyiz hakkı bulunmayıp, temyiz dilekçesinin reddinin gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.