• Adalet Komisyonu Raporu

     “Tasarının 756 ncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ”siciline" ifadesi, Tasarının diğer maddeleriyle terim birliğinin sağlanması amacıyla “kütüğüne” şeklinde değiştirilmiştir.”



  • “1998 ve 1999 Tasarısı”ndaki Gerekçe

     “Madde 756 - Yürürlükteki kanunun 679 uncu maddesini karşılamaktadır.

    Yürürlükteki maddenin birinci fıkrasındaki ikinci cümle yeni bir fıkra hâline getirilmek suretiyle madde dört fıkra olarak düzenlenmiştir.

    ‘Kaynaklar’ şeklindeki konu başlığı, ‘Kaynak ve yeraltı suları’ olarak değiş-tirilmiş, madde arılaştırılmak suretiyle yeniden kaleme alınmıştır.

    Yürürlükteki maddenin ikinci fıkrası 138 sayılı Kanun ile değiştirilip, yeraltı sularının kamu yararına ait oldukları kabul edilmiş idi. Ancak bu değişiklikten sonra 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkındaki Kanun yürürlüğe konulmuştur. Bu kanunun 1 inci maddesi, 679 uncu maddenin ikinci fıkrasında yer alan hükmü tekrar etmiştir. İkinci fıkrada yer alan ‘genel olarak’ deyimi, gereksiz bir deyim olup, maddeye alınmamıştır. Zira yeraltı suları daima menfaati umuma ait sulardır. Bunun özel olan bir hâli yoktur.

    Maddenin son fıkrasında sözü edilen ‘arazi sahipleri’ deyimi, hem suyun çıktığı arazi malikini, hem de komşu malikleri içerecek genişliktedir."



  • “1984 Tasarısı”ndaki Gerekçe

     

    ‘Madde 674 - Madde, yürürlükteki kanunun 679. madde-sini karşılamaktadır; kaynak İsviçre Medenî Kanununun 704. maddesi de dikkate alınarak yürürlükteki kanunun birinci fıkrası, tasarıda konuları itibariyle iki fıkraya ayrılmıştır. Hüküm değişikliği yoktur.’:

    C. Kaynak ve yeraltı suları üzerindeki haklar

    I. Kaynak mülkiyeti, kaynak irtifakı ve yeraltı suları

    Madde 674 - Kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup bunların mülkiyeti ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabilir.

    Başkasının arazisinde bulunan kaynaklar üzerindeki hak, bir irtifak hakkı olarak tapu siciline tescil ile kurulur.

    Yeraltı suları, genel olarak kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak, onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz.

    Arazi sahiplerinin yeraltı sularından yararlanma şekli ile yararlanmanın ölçüsü özel kanunlarla belirlenir.”


  • “1971 Tasarısı”ndaki Gerekçe

     

    ‘1) Terim ve İfade: Kenar başlık, bütün maddeyi kapsayacak bir ifadeye bağlanmış, maddenin ifadesi sadeleştirilmiş ve terimler yukarıki maddelere uygun duruma getirilmiştir.

    2) Biçim değişikliği: Bu maddenin birinci fıkrası ayrı ayrı iki kuralı kapsadığından iki ayrı fıkra durumuna konulmuş olduğu için madde dört fıkralık bir madde haline gelmiştir.

    3) Hüküm değişikliği: Bu maddenin en eski metninin son fıkrasında “yeraltındaki sular, kaynaklar gibidir” denilmekte idi. Bu madde 28.11.1960 gün ve 138 sayılı kanunla değiştirilmiş ve bugünkü metin kabul edilmiştir. Medenî Kanunun bu öntasarıyla değiştirilmesi söz konusu olduğu zaman, 138 sayılı yasa ile yapılan değişiklik alıkonulmakla birlikte ifadesi, madde ile güdülen amacı daha iyi belirtecek bir duruma konulmuştur. Gerçi aşağıda 683 üncü ve 684 üncü maddelerde sular ve kaynaklar hakkında bazı kurallar varsa da bunlar, doğrudan doğ-ruya kamu yararını ilgilendiren bu konuyu düzenlemek için yeterli değildir. Bunun için mevcut yasaların, ayrıntılı ve kamu yararını gözeten bir tek yasa içerisinde toplanması, yeraltı ve yerüstü sular ile kaynakların böyle bir yasada toplu halde düzenlenmesi bir zorunluk halinde ortada durmaktadır.’:

     

    C. Kaynak ve yeraltı sularındaki haklar

    I. Kaynak mülkiyeti, kaynak hakkı ve yeraltı suları

    Madde 679 - Kaynaklar toprağın bütünleyici parçasıdır ve bunların mülkiyeti ancak kaynadıkları toprağın mülkiyetiyle birlikte edinilebilir.

    Başkasının toprağında bulunan kaynaklar üzerindeki hak, bir yükümlenim hakkı olarak tapu kütüğüne tescil ile ilan edilir.

    Yeraltı su yatakları, genel olarak, kamunun yararlanmasına özgü sulardandır; bir toprağa malik olmak, onun altındaki yeraltı sularına da malik olma sonucunu doğurmaz.

    Toprak maliklerinin yeraltı su yataklarından yararlan-ma biçimi ve yararlanma derecesi, özel yasa ile belirlenir.”