• Adalet Komisyonu Raporu

     «Tasarının 241 inci maddesinin ikinci fıkrasının sonunda yer alan “zamana-şımına uğrar” ibaresi bu sürenin hak düşürücü süre olması bakımından “düşer” şeklinde değiştirilmiştir.»



  • «1998 ve 1999 Tasarısı»ndaki Gerekçe

     «Madde 241- Madde İsviçre Medenî Kanununun 220 inci maddesini karşılamaktadır.

    Madde bir eşin katılmadan doğan alacağının, borçlu eşin mallarının ayrılması sonucu ortaya çıkan malvarlığından veya borçlu eş ölmüşse terekeye dahil malvarlığından tahsil edilebilmesini düzenlemektedir. Bu malların kişisel veya edinilmiş mal olmasının önemi yoktur. Bu malvarlığı diğer eşin katılma alacağını karşılamadığı takdirde, bu madde ile alacaklı eşe, edinilmiş mallarda hesaba katılması gereken karşılıksız kazandırmaları, bunlardan yararlanan üçüncü kişi-lerden eksik kalan kısmın tamamlanması isteme hakkı tanınmaktadır. Bu düzenleme, katılma alacağı için borçlunun tasfiye sırasında sahip olduğu veya tereke-sine dahil bütün malvarlığı ile sorumlu olmasının doğal bir sonucudur.

    İkinci fıkrada dava hakkı, alacaklı eşin veya mirasçılarının haklarının ihlâl edildiğini öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her hâlde mal rejiminin sona ermesinden itibaren beş yıllık zamanaşımı süresine tâbi tutulmuştur. Bu maddenin ikinci fıkrasını karşılayan İsviçre Medenî Kanununun 220 inci maddesinin ikinci fıkrasında uzun zamanaşımı süresi on yıl olarak öngörülmüştür. Ancak tenkisle ilgili hak düşümü süresini düzenleyen 571 inci madde ile paralellik sağlamak amacıyla ,madde İsviçre aslından ayrılmış ve on yıllık süre yerine beş yıllık süre öngörülmüştür.

    Maddenin üçüncü fıkrası yetkiye ilişkin hükümler hariç olmak üzere, mirastaki tenkis davasına ilişkin hükümlere yollama yapmıştır.»



  • “1984 Tasarısı”ndaki Gerekçe:

     

    ‘Madde 201- Yürürlükteki Kanunda bu maddeyi karşı-layan bir hüküm yoktur.

    Bir eşin katılmadan doğan alacağı, borçlu eşin mallarının ayrılması sonucu ortaya çıkan malvarlığından veya borçlu eş ölmüşse terekeye dahil malvarlığından tahsil edilir. Bu malların kişisel veya edinilmiş mal olmasının önemi yoktur. Bu malvarlığı diğer eşin katılmadan doğan alacağını karşılamadığı takdirde, bu madde ile alacaklı eşe, hesapta toplama girecek malların temlikinden yararlanan üçüncü kişilerden, eksik kalan kısmın tamamlanmasını talep hakkı tanınmaktadır.

    İkinci fıkrada dâva hakkı bir ve on yıllık zamanaşımı sürelerine tâbi tutulmuştur.

    Üçüncü fıkrada ise mirasta tenkis dâvasına yollama yapılmak suretiyle eksik kısmın nasıl tamamlanacağı belirtilmiştir.’:

     

    «3. Üçüncü kişilere karşı dâva

    Madde 201- Tasfiye sırasında, borçlu eşe veya mirasçılara ait mallar katılmadan doğan alacakları karşılamadığı takdirde, alacaklı eş veya mirasçıları, hesapta toplama girecek malların temlikinden yararlanan üçüncü kişilerden eksik kısmı isteyebilir.

    Dâva hakkı, alacaklı eşin mal rejiminin sona ermesinden itibaren on yıl geçmekle sona erer.

    Mirasta tenkis dâvasına ilişkin hükümler de kıyasen uygulanır.»