• «1998 ve 1999 Tasarısı»ndaki Gerekçe

     «Madde 591 - Madde yürürlükteki Kanunun 532 nci maddesinin mühürlemeye ilişkin kısmını karşılamaktadır. Konunun burada ayrı bir madde hâlinde düzenlenmesi uygun görülmüştür.

    Maddede, hangi malların mühürlenmeye tâbi olacağı, hangi malların mü-hürleme dışı bırakılacağı, mühürlenmeyen mallar için uygun koruma önlemi alınacağı düzenlenmiştir.

    Maddenin ikinci fıkrasında ‘terekenin mühürlenmesi sırasında mirasbıra-kanla birlikte oturanların mağduriyetlerinin önlenmesi amacıyla bu kişilere ihtiyaçlarını karşılayabilecek oranda eşyanın bir tutanakla bırakılabileceği’ kabul edilmiştir. Yine bu ikinci fıkrada bir taşınmazın mühürlenmesi söz konusu oldu-ğunda, mirasbırakanla birlikte oturmaları için zorunlu bölümlerin mühürleme dışı tutulması öngörülmüştür.

    Maddenin üçüncü fıkrasında, alacaklının istemi üzerine yapılan mühürlemenin, güvence altına alınan miktarla sınırlı olduğu, alacaklıya güvence gösteril-mesi hâlinde artık mühürlemenin gerekli olmadığı, yapılmış olan mühürlemenin ise kaldırılacağı vurgulanmaktadır.»



  • «1984 Tasarısı»ndaki Gerekçe:

     

    ‘Madde 515 - Madde, yürürlükteki kanunun 532. madde-sinin mühürlemeye ilişkin kısmını karşılamaktadır. Konunun tasarıda ayrı bir şekilde düzenlenmesi uygun görülmüştür.

    Maddede, «hangi malların mühürlemeye tâbi olacağı, han- gi malın mühürleme dışı tutulacağı, mühürlenmeyen mallar için uygun koruma alınacağı, sulh hâkiminin kararlarına karşı han-gi hallerde asliyede itirazda bulunulabileceği» belirtilmiştir.’:

    «C. Mühürleme

    Madde 515 - Yazımı yapılan tereke mallarından gerekenler mühürlenir. Mühürlenmeyen mallar için uygun koruma tedbirleri alınır. Mühür altına alma yazımdan önce de yapılabilir.

    Tereke mühürlenirken mirasbırakanla birlikte oturanların ihtiyaçları için gerekli eşya bir tutanakla tesbit edilip güvenilir kişi olarak kendilerine bırakılır ve taşınmazların onların oturmaları için zorunlu olan bölümleri mühürlemenin dışında tutulur.

    Alacaklıların talebi üzerine yapılacak mühürleme, teminat altına alınacak miktarla sınırlıdır. Alacaklıya teminat göste-rildiği takdirde, mühürleme yapılmaz, yapılmışsa kaldırılır.

    Mirasçılar, mühürlemeye veya diğer tedbirlere karşı, mirasbırakanın alacaklıları ve vasiyet alacaklıları ise; mühürleme taleplerinin reddine karşı, bu işlem veya kararı öğrendikleri günden itibaren on gün içinde asliye hâkimine itirazda bulunabilirler.

    Asliye hâkiminin kararı kesindir.»


  • «1971 Tasarısı»ndaki Gerekçe:

     

    A- ‘1) Terim ve ifade: Terimler yukarıki maddelere uygun duruma getirilmiş ifade sadeleştirilmiştir. Yürürlükte bulunan metinde «kenar başlık» hem mühürlemeyi hem defter tutmayı ifade edecek şekilde yazılmış olduğundan bu başlıktan «defter tutma» çıkarılmıştır.

    2) Biçim değişikliği: 532 nci maddenin yürürlükteki metni iki fıkradan oluşmuş ve birinci fıkra kendi içinde üç bende ayrılmıştır. Ön tasarıda ise bu maddeye yapılan eklemeler dolayısiyle madde üç fıkra haline gelmiş ve bunlardan birinci fıkra altı bende ayrılmıştır.

    3) Hüküm değişikliği: 532 inci maddenin İsviçre Medenî Kanunundaki aslı olan 552 nci madde şöyledir: «Kalıtın mühürlenmesi kanton hukukuna göre zorunlu olduğu takdirde bu mühürlemeye karar verilir». Kanton hukukuna yollama yapan böyle bir madde tabiatiyle Türk Medenî Kanununa alınamazdı. Bu sebeple Türk kanun koyucusu bu maddeyi, ondan sonra gelen madde ile birleştirerek, ikisini «mühürleme, defter tutma» kenar başlığı altında bir tek madde içinde düzenlenmiş, başka deyimle, mühürleme ve defter tutmayı sebep ve kural bakımından birleştirmiştir. Oysa mühürleme kalıtın defterinin düzenlenmesinden önce veya onunla birlikte, hatta defter düzenlenmesinden sonra zorunlu olabilir. Bu nedenle iki işlemi birleştirip aynı madde içinde düzenlemek doğru değildir. İşte bu gerekçe ile 532 inci madde yalnız mühürlemeye ve ön tasarıya eklenen 532/A maddesi de defter tutmaya, daha doğrusu tedbir nite-liğinde olarak kalıtın listesinin yazılıp saptanmasına özgülenmiştir. Mühürleme sebepleri konusunda İsviçre Medenî Kanunu kanton hukuklarına yollama yaptığı için, 531 nci maddenin gerekçesinde adları yazılmış olan kantonların bu konudaki ku-ralları gözden geçirilmiş ve ön tasarının 532 nci maddesi ona göre kaleme alınmıştır. Yürürlükte bulunan metindeki (1, 2 ve 3) numaralı bentler ön tasarının sırasiyle (4, 3 ve 5 ve altıncı) bentlerine tekabül etmektedir. Bunlardan yürürlükteki metnin (3) numaralı bendinde sadece; «mirasçılardan ve alâkadarlardan birinin talebi üzerine» denilmiştir. Burada bir çok eksiklikler vardır. Önce, mirasçılar mühürlemeyi ne kadar zaman içinde istiyebileceklerdir? Bu nokta açıklanmamıştır. Bundan başka «alâkadarlar» kimlerdir? Hangi şartlar altında ve ne süre içinde mühürlemeyi istiyebileceklerdir? İlgililerin durumu kanuni ve atanmış mirasçıların durumu ile eşit midir? Bu noktalar yürürlükteki metnin 532 nci maddesinin (3) numaralı bendinden anlaşılamamaktadır. Ön tasarıda bu noktalar belirtilirken ay-rıca, bütün mirasçıların belli olmaması ve mirasın kaçırılması tehlikesinin bulunması durumlarını da göz-önüne almak gerekir. İşte bütün bunlar gözönüne alınarak bu madde, yürürlükteki metne kıyasla ayrıntılı olarak yazılmıştır. Şöyle ki: a) Mirasın kaçırılması tehlikesi ve bütün mirasçıların belli olmaması durumu maddeye eklenmiştir. b) Kanuni ve atanmış miras-çıların ancak mirasbırakanın ölümü gününden başlıyarak en geç bir ay içinde mühürlemeyi istiyebilecekleri açıklanmıştır; c) İlgili sıfatıyla alacaklıların ve belli mal bırakılanların mühürlemeyi istiyebilmeleri, «haklarını elde etmelerinin ciddi sebeplerden dolayı şüpheli bulunması» durumu ile sınırlandırılmıştır. Keza «bunların da mirasbırakanın ölümünden başlıyarak en geç bir ay içinde mühürlemeyi istiyebilecekleri, ancak kendilerine teminat gösterilirse kalıtın mühürlenemiyeceği eğer mühürlenmişse mührün kaldırılacağı», açıkça belirtilmiştir.

    Bütün bunlardan başka, kalıtın mühürlenmesi işi bu günkü uygulamada bazı tereddütler doğurmaktadır. Şöyle ki hangi zaruri eşya mühürlenmiyecektir? Kanunda bununla ilgili bir kural yoktur. Bu konuda Yargılama Usulü ve İcra İflâs Kanunlarındaki «hacizden istisna halleri»ne yollama yapmak doğru ve yeterli değildir; zira mühürleme ile güdülen amaç başkadır. Bu sebeple 532 nci maddeye, yukarıda adları açıklanan kanton mevzuatından bazılarından mülhem olarak «mirasbı-rakanla birlikte oturanların ihtiyaçlarını» gözönünde bulunduran bir fıkra eklenmiş ve bu ihtiyaçların giderilmesi için zorunlu olan taşınır malların ve oturup barınmak için gerekli olan taşınmaz mal bölümlerinin mühürleme dışında bırakılacağı açıklanmıştır. Şu noktayı da önemle belirtmek gerekir ki, söz konusu ihtiyaçların kimlerle ilgili olacağı takdir edilirken, bunların mutlaka mirasbırakanla birlikte oturan «kanuni mirasçı»lardan olması gibi yanlış bir düşünceye kapılmamak gerekir. Meselâ ölenin çocukları varken kardeşleri mirasçı olmadıkları halde, kalıt mühürlenirken gerek taşınır, gerek taşınmaz mallardan, mühür dışı bırakılması zorunlu görülenlerin takdirinde, mirasbırakanla birlikte oturmakta olan kardeşlerin ihtiyacının da gözönünde bulundurulması lâzımdır.

    Mirasçılar ve ilgililer, kimi zaman, kalıtın mühürlenme-sini zorunlu görmeyebilirler ve bunun haksız olduğunu ileri sürebilirler. Böyle bir durumda onlara bir itiraz mercii göstermek lâzımdır. İşte 532 inci maddenin son fıkrası bu sebeple kaleme alınmış ve maddeye eklenmiştir: Mühürlemeye itiraz eden mirasçıların, mühürleme tarihinden başlıyarak yedi gün içinde; mühürleme istemleri red olunan ilgililerin ise red tarihinden başlıyarak yine yedi gün içinde, asliye mahkemesinde itirazda bulunabilecekleri böylece kabul edilmiştir. Asliye mah-kemesinin bu konudaki kararı idarî nitelikte olacağı için temyize tabi olup olmadığı konusunda herhangi bir tereddütü önlemek üzere bu fıkraya, «asliye mahkemesinin bu husustaki kararının kesin olduğu» kuralı eklenmiştir. Böylece gerek İsviçre kantonlarından bazısının mevzuatından, gerek yürürlükteki metinden ve nihayet Türk uygulamasındaki tercübelerden yararlanılarak 532 nci madde yukarıdaki (aşağıdaki) biçimde ayrıntılı olarak yazılmıştır.’:

     

    «B. Mühürleme

    Madde 532 - Aşağıdaki durumlarda sulh mahkemesi kendiliğinden veya bir ilgilinin istemi üzerine, gecikmeksizin kalıtı mühürler:

    1- Mirasın kaçırılma tehlikesi varsa;

    2- Mirasçılardan hiçbiri belli değilse;

    3- Mirasçılardan bir veya birkaçı ortada yoksa ve temsilcileri de bulunmazsa;

    4- Mirasçılar içinde vesayetli veya vesayet altına alınması gerekli kimse varsa;

    5- Mirasçılardan biri kalıtın mühürlenmesini, mirasbı-rakanın ölümünden başlıyarak en geç bir ay içinde isterse;

    6- Haklarını elde etmeleri ciddi sebeplerden dolayı şüpheli bulunan alacaklılar ve belli mal bırakılanlar mühürlemeyi mirasbırakanın ölümünden başlıyarak en geç bir ay içinde isterlerse; şu kadar ki kendilerine teminat gösterilirse kalıt mühürlenmez ve mühürlenmişse mühür kaldırılır.

    Kalıt mühürlenirken mirasbırakanla birlikte oturanların ihtiyaçları için gerekli olan taşınır mallar bir tutanakla saptanıp güvenilirkişi (yediemin) olarak kendilerine bırakılır ve taşınmaz malları, onların oturması için gerekli olan bölümleri mühürlemenin dışında bırakılır.

    Mirasçılar mühürlemeden, alacaklılar ve belli malbıra-kılanlar ise mühürleme istemlerinin reddinden başlıyarak yedi gün içinde mühürlemeye veya istemin reddine karşı asliye mahkemesinde itirazda bulunabilirler; asliye mahkemesinin bu konuda vereceği karar kesindir.»

    *

    B- ‘1) Terim ve ifade: Yukarıki madde, 531 inci maddenin gerekçesinde adları yazılmış olan İsviçre kantonlarının bu konu ile ilgili mevzuatından ve Türk uygulamasındaki durumdan yararlanılmak suretiyle yeniden kaleme alınarak Medenî Ka-nuna eklenmiştir. Bugün yürürlükte bulunan metnin, «defter tutma»yı «mühürleme» ile birleştiren 532 nci maddesinin kenar başlığında bu muameleye «defter tutma» denilmektedir. Oysa buradaki defterden maksat, mirasın, tutulan defter gereğince mirasçılar tarafından kabulu olmayıp, tedbir niteliğinde olan yani kalıt mallarının zayi olmasına meydan vermemek için bunların yazılması ve saptanması suretiyle bir deftere geçirilmesi niteliğini taşıyan bir iştir. Bu sebeple bu maddedeki «defter tutma»yı, aşağıda 559 uncu ve onu izliyen maddelerdeki «defter tutma» ile karıştırmamak gerekir. Bunu sağlamak için, Medenî Kanuna eklenen bu 532/A maddesindeki deftere «tedbir defteri» adı verilmiştir; zira bu defter geçici olan bir tedbir niteliğindedir. Bu terim, birinci fıkranın son cümlesinde yer almış bulunmaktadır.

    2) Biçim değişikliği: Madde yeniden eklenmiş olduğu için, biçimde bir değişiklik söz konusu değildir.

    3) Hüküm değişikliği: Kalıtın defterinin bir ay içersinde tamamlanması, yürürlükteki metnin 532.maddesinin son fıkrasındaki bir aylık müddete bağlanmış olduğundan, 532/A maddesinin birinci fıkrasında da bu bir aylık süre olduğu gibi alıko-nulmuş ve yine aynı fıkrada yazma ve saptama, yani deftere geçirme sebepleri, mühürleme sebeplerine bağlanmıştır. Yani ön tasarının 532 inci maddesinde sayılmış olan mühürleme sebep-lerinden biri varsa sulh mahkemesi 532/A maddesi uyarınca yazım ve tesbit yaparak kalıt mallarını bir tedbir defterine geçirecektir. Bu yazım ve tesbitin, mühürleme işleminden önce veya onunla birlikte yahut mühürlemeden sonra yapılabileceği maddenin birinci fıkrasında açıklanmıştır. Tedbir defteri yapı-lırken, resmi defter düzenlenmesine ilişkin 560. maddeden ya-rarlanıldığı gibi, bu konudaki kuralların kaleme alınmasında, 531. maddenin gerekçesinde, adı geçen kantonların mevzuatından da istifade edilmiştir. Değer biçilmesinde, «muhammim» (değer biçici) bulundurulması, tedbir defterinin biçimi ve saire gibi ayrıntılı konular bir Tüzükle düzenlenmesi gereken konular olduğu için, bunların bu maddede gözönüne alınmasına imkân görülmemiştir. Bununla birlikte ön tasarının bu maddesi bu şekliyle kabul edildiği takdirde, bu konuda bir Tüzük hazırlanmadan önce de ihtiyaç karşılanabilecek ve sulh mahkemelerinin kalıt konusunda yapacakları yazım ve tesbitler arasında birlik bağlanmış olacaktır; çünkü maddenin ikinci fıkrasında, yapılacak işler için gerekli olan esaslı noktalar zikredilmiş bulunmaktadır. Ayrıca, İsviçrede rastlanmayan tapusuz taşınmaz-ların tedbir defterine nasıl geçirilebileceği de memleketimizin durumu gözönünde bulundurularak 2 inci fıkraya eklenmiştir.

    Yazım ve tesbit işinde sonradan itirazlara meydan vermemek ve miras işlerinin çabuk tasfiyesini sağlamak için yazım ve tesbit sırasında mirasçıların hazır bulundurulması faydalıdır. Bu nokta ikinci fıkranın sonunda ifadeye bağlanmıştır. Bununla birlikte, kalıtın yazım ve tesbitinde ve tedbir defterine geçirilmesinde bütün mirasçılar, bir araya toplamak çoğu kez güç, hatta bazan imkânsız olduğundan, mirasçıların hazır bulunması, tedbir defterine geçirmenin kesin şartı değildir. Bu sebeple mirasçıların hazır bulunmaması bu defterin düzenlenmesine engel olamaz. Bu nokta maddenin son fıkrasında açıklanmış bulunmaktadır.’

     

    «C. Deftere geçirme

    Madde 532/A - Mühürlemeyi gerektiren sebeplerden biri varsa, sulh mahkemesi mühürlemeden önce veya mühürleme ile birlikte yahut mühürleme tarihinden başlıyarak en geç bir ay içinde kalıt mallarını bir deftere geçirir; bu deftere tedbir defteri denir.

    Deftere geçirme işi, taşınır malların niteliklerinin ve biçi-len değerlerinin ve deftere geçirme sırasında elde edilecek bilgiye göre, tapulu taşınmazların durumlarının ve tapuya kayıtlı olmayan taşınmazların ise sınır ve niteliklerinin, mirasbırakanın bilinen alacak ve borçlarının, her mal, alacak ve borca ayrı bir sıra numarası verilmek suretiyle ve çağırılan mirasçıların veya temsilcilerinin yanında deftere yazılması ve her sahifenin onlara imzalattırıldıktan sonra sulh yargıcı tarafından tasdik edilmesi suretiyle yapılır.

    Deftere geçirme sırasında mirasçıların bulunmaması, ted- bir defterinin düzenlenmesine engel olmaz.»