• “1998 ve 1999 Tasarısı”ndaki Gerekçe

     “Madde 722 - Yürürlükteki kanunun 648 inci maddesini karşılamaktadır.

    Madde kaynak kanuna uygun olarak üç fıkra hâline getirilmiş, konu ve kenar başlıklarıyla birlikte arılaştırılmak suretiyle yeniden kaleme alınmıştır.

    Böylece yürürlükteki kanunun 648 inci maddesinin birinci fıkrası İsviçre Medenî Kanununda olduğu gibi iki fıkra hâline getirilmiştir.

    Yürürlükteki madde yapının, malzeme sahibi tarafından başkasının arazisi üzerine veya başkasının malzemeleriyle kendi arazisi üzerine yapılabileceğini öngörmektedir. Oysa, yapının bir üçüncü kişi tarafından başka birisine ait arazi üzerinde, başkasının malzemeleriyle yapılabileceği olasılığı da bulunmaktadır. Bu nedenle madde, tüm olasılıkları karşılayacak biçimde düzenlenmiştir.

    Yürürlükteki maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesindeki ‘masarifi arsa sahibine ait’ ifadesi yanlış olarak Medenî Kanuna geçmiş bulunduğundan, yerine ‘gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere’ sözcükleri konulmuştur. Zira yapıyı yaptıran kimse, arazinin maliki olabileceği gibi, bir üçüncü kişi veya malzemelerin sahibi de olabilir. Bütün bu durumlarda sökme giderlerinin yapıyı yaptırana yüklenmesi gerekir. Başka bir anlatımla, malzeme sahibinin rızası olmaksızın o malzemelerle bir arazi üzerine yapı yaptıran kimse, doğrudan doğruya o arazinin maliki olabileceği gibi, bir üçüncü kişi de olabilir. İşte bu olasılıkların ikisini de kapsamak üzere ‘malzeme sahibi, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere bunların sökülüp kendisine verilmesini isteyebilir.’ denilmesi daha uygun bulunmuştur.”



  • “1984 Tasarısı”ndaki Gerekçe:

     

    ‘Madde 643 - Madde, yürürlükteki kanunun 648. madde-sini karşılamaktadır. Kaynak İsviçre Medenî Kanununun 671. maddesine uygun olarak madde üç fıkra hâlinde düzenlenmiştir. Maddenin birinci fıkrasına, başkasının arazisi üzerine başka-sının malzemesiyle yapı yapılması durumu da ilâve edilmiştir.’:

     

    III. Arazideki yapılar

    1. Arazi ve yapı malzemesi

    a. Mülkiyet ilişkisi

    Madde 643 - Bir kimse kendi arazisindeki yapıda baş-kasının malzemesini veya başkasının arazisindeki yapıda ken-disinin ya da bir başkasının malzemesini kullanırsa, bu mal-zeme arazinin bütünleyici parçası olur.

    Ancak, sahibinin rızası olmaksızın kullanılmış olan mal-zemenin sökülmesi aşırı zarara yol açmayacaksa, malzeme sahibi, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere bunların sökülüp kendisine verilmesini isteyebilir.

    Aynı şartlar altında arazinin maliki de rızası olmaksızın yapılan yapıda kullanılan malzemenin, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere sökülüp kaldırılmasını isteyebilir.


  • “1971 Tasarısı”ndaki Gerekçe:

     

    ‘1) Terim ve ifade: Birinci kenar başlıktaki “arsa” kelimesi yerine, daha genel olarak “toprak” kelimesi konulmuştur; zira arsa deyimi şehir ve kasabalarda üzerine yapı yapılan arz parçasını ifade eder. “Toprak” deyimi ise kentlerin ve kasa- baların dışındaki ve içindeki toprakları ifade için eski “arz ve arazi” anlamına olarak kullanılır. 648 nci ve onu izleyen maddelerin düzenlediği konu, hem kentlerin içindeki, hem de dışındaki topraklar için uygulanabileceğinden, her ikisini de içine alan bir deyim olmak üzere “toprak” terimi tercih edilmiştir. 2.kenar başlıkta ve metindeki “levazım” kelimesi yerine “gereç” terimi kullanılmıştır. Anayasa’da ve diğer birçok kanunları-mızda kullanılmakta olan “gereç” terimi, “malzeme, levazım” anlamına gelmektedir. Bu nedenle Anayasa ve öteki kanunlarla terim birliğini kurmak için Medenî Kanunda da aynı terim kullanılmış bulunmaktadır. Bundan başka 2 nci kenar başlık, maddenin kapsamını belirtmediğinden, İsviçre Medenî Kanu-nunun İtalyanca metninde olduğu gibi “gereçlerin toprakla ilişkisi” şeklinde değiştirilmiş, 3 üncü kenar başlık ise “mülkiyet durumu” biçimine konulmuştur.

    Yürürlükteki metnin 1 inci fıkrasında, sanki bütün yapı-nın başkasına ait gereçlerle inşa edilmesi veya bütün yapının, gereç sahibine ait gereçlerle yapılması şart imiş gibi bir anlam çıkmaktadır. Oysa bu madde yalnız bu ihtimalleri içine almamaktadır. Şöyle ki; bir kimsenin kendi inşaatında bilerek veya bilmeyerek, başkasına ait bir kısım çimentoyu veya demiri veya bir miktar tuğla veya keresteyi kullanması biçiminde de olur. Başka bir deyimle, malzemenin tümü değil, yalnız bir bölümü başkasına ait olabilir. Bu durumda da aynı kurallar uygulanır. Bu nedenle, birinci fıkranın ifadesi düzeltilmiş ve “bina yapmış olsa” kelimesi yerine “gereçlerini kullanırsa” iba-resi konulmuştur.

    Bir de bu maddede “arsa sahibi, levazım sahibi” kelimeleri kullanılmakta ise de, Medenî Kanunumuzda (sahip) kelimesi daha genel bir anlamda kullanıldığından, maddedeki bütün (sahip) kelimeleri yerine “malik” kelimesi konulmuştur.

    2) Biçim değişikliği: 648 inci maddenin yürürlükteki met-ninin 1 inci fıkrası ayrı ayrı iki kuralı kapsadığından, İsviçre aslında olduğu gibi 2 bağımsız fıkra durumuna getirilmiş ve böylece bu madde 3.fıkra haline konulmuştur.

    3) Hüküm değişikliği: Bir toprak üzerine yapılan yapıda toprak ile gereçlerin karşılıklı durumu şu dört biçimde olabilir:

    Birincisi, bir kimsenin kendi gereçleriyle kendi toprağına inşaat yapmasıdır ki, bu en normal olan durumdur ve bunun için bu maddede herhangi bir kural konulması, tabiatiyle gerekli değildir.

    İkincisi, bir kimsenin kendi gereçleriyle başkasının topra-ğına inşaat yapması durumudur.

    Üçüncüsü, bir kimsenin başkasının gereçleriyle kendi top- rağına inşaat yapması,

    Dördüncüsü de, bir kimsenin başkasına ait gereçlerle baş- kasının toprağına inşaat yapmasıdır.

    Yukarıda belirtildiği gibi, bu ihtimallerden birincisini bu-rada düzenleme gerekli değildir; zira hem inşaat, hem gereçler aynı kişiye ait olunca herhangi bir anlaşmazlık tabiatiyle söz konusu olamaz. 648 inci maddenin bugün yürürlükte bulunan metninde, geri kalan 3 ihtimalden yalnız ikisi ön görülmüş, 3 üncü yani, başkasının gereçleriyle başkasının toprağına inşaat yapılması ihtimali gözönüne alınmamıştır. Gerçi doktrinde bu ihtimali dahi 648 ve 649 uncu maddelerin kapsamına girdiği oy birliğiyle kabul edilmekte ise de, açıklık bakımından 1 inci fıkrada bu üçüncü ihtimalin de belirtilmesi lüzumlu görül-müştür.

    Bu maddenin 2 nci fıkrasında “masarifi arsa sahibine ait” ibaresi yanlış olarak Medenî Kanuna geçmiş olduğundan, bunun yerine “gideri bu yapıya yaptırana ait olmak üzere” kelimeleri konulmuştur; zira, yapıyı yaptıran kimse arsa sahibi olabileceği gibi, 1 inci fıkraya eklenen ihtimale göre bir üçüncü kişi de olabilir veya gereçlerin sahibi olabilir. Bütün bu durumlarda, sökme giderlerinin, yapıyı yaptırana yüklenmesi gerekir. Başka bir deyimle, gereç malikinin rızası olmadan o gereçlerle bir toprak üzerine yapı yaptıran kimse, doğrudan doğruya o toprağın sahibi olabileceği gibi, bir üçüncü kişi de olabilir. İşte bu ihtimallerin ikisini de içine almak üzere “gereçlerin maliki gideri bu yapıyı yaptırana ait olmak üzere bunların topraktan sökülüp kendisine verilmesini isteyebilir” denilmesi daha uygun bulunmuştur.

    Bu maddenin 3 üncü fıkrasında, yapının, gereç sahibi tarafından ve toprak malikinin rızası olmadan yapılmış olması ihtimali öngörülmektedir. Oysa, yukarıda belirtilmiş olan dör-düncü ihtimal, yani ‘yapının bir 3 üncü kişi tarafından başka birisine ait toprak üzerine başkasının gereçleriyle yapılması’ ihtimali gözönüne alınmamıştır. Yukarıda belirtildiği gibi, bu da mümkün olduğundan, 3 üncü fıkra bu ihtimalleri karşılayacak biçimde ifadeye bağlanmış ve “masarifi levazım sahibine ait” ibaresi yerine de, yukarıda belirtilen gerekçeyle “gideri, yapıyı yaptırana ait” ibaresi konulmuştur.’:

     

    III. Toprak üzerine yapılar

    1. Gereçlerin toprakla ilişkisi

    a) Mülkiyet durumu

    Madde 648 - Bir kimse kendi toprağı üzerindeki yapıda başkasının gereçlerini veya başkasının toprağı üzerindeki ya-pıda kendi gereçlerini veya başkasının toprağı üzerindeki yapıda bir başkasının gereçlerini kullanırsa, bu gereçler toprağın bü-tünleyici parçası olur.

    Gereçler, malikinin rızası olmaksızın kullanılmış ve ge-rece veya toprağa büyük bir zarar vermeden bunların sökülmesi mümkün bulunmuş ise, gereçlerin maliki, gideri bu yapıyı yaptırana ait olmak üzere bunların topraktan sökülüp kendisine verilmesini isteyebilir.

    Ayni şartlar altında toprağın maliki de, kendi rızası olmaksızın yapılan yapının, gideri onu yaptırana ait olmak üzere, toprağından sökülüp kaldırılmasını isteyebilir.”