• “1998 ve 1999 Tasarısı”ndaki Gerekçe

     “Madde 984 - Yürürlükteki kanunun 897 nci maddesini karşılamaktadır.

    Yürürlükteki metinde, gasp ve saldırı öğrenildiği hâlde derhâl dava açılmaz ise, dava hakkının düşeceği ve daha geç öğrenilmiş olsa dahi, gasp ve saldırının meydana geldiği günden itibaren bir yıl geçmekle dava hakkının zamanaşımına uğrayacağı ifade edilmiştir. Ancak bir yıllık sürenin zamanaşımı mı, hak düşürücü süre mi olduğu tartışma konusu olduğundan, maddede, gasp ve tecavüz hâlinde dava hakkının, fiilin ve failin öğrenilmesinden itibaren iki ay içinde açılabilmesi bakımından daha uygun görülmüş ve gerek bu iki yıllık sürenin gerek fiil tarihinden itibaren işleyecek bir yıllık sürenin hak düşürücü süre olduğu kabul edilerek, maddenin kenar başlığı ve metni buna göre yeniden düzenlenmiştir.”



  • “1984 Tasarısı”ndaki Gerekçe

     

    ‘Madde 901 - Madde, yürürlükteki kanunun 897. madde-sini karşılamaktadır.

    Yürürlükteki metinde gasp ve tecavüz sebebiyle açılacak davaların, gasp ve tecavüzü öğrenmeyi takiben derhal açıl-madığı takdirde dava hakkının düşeceği ve bu husus daha geç öğrenilmiş olsa bile gasp veya tecavüzün vukua geldiği günden itibaren bir sene geçmekle dava hakkının zamanaşımına uğra-yacağı ifade edilmiş ise de, bir yıllık sürenin zamanaşımı mı, hak düşürücü süre mi olduğu tartışma konusudur.

    Tasarıda, gasp ve tecavüz hâlinde dava hakkının, fiil ve failin öğrenilmesinden itibaren iki ay içinde açılabilmesi mem-leket şartları bakımından daha uygun görülmüş ve gerek bu iki aylık sürenin, gerek fiil tarihinden itibaren işleyecek bir yıllık sürenin hak düşürücü süre olduğu kabul edilmiş, maddenin kenar başlığı ve metni bu esasa göre yeniden düzenlenmiştir.’:

    5. Dava hakkının düşmesi

    Madde 901 - Gasp veya tecavüzden dolayı dava hakkı zilyedin fiili ve faili öğrenmesinden itibaren iki ay ve herhalde fiil tarihinden itibaren bir yıl geçmekle düşer.”


  • “1971 Tasarısı”ndaki Gerekçe

     

    ‘1) Terim ve ifade: Bu maddede konulmuş olan süreler zamanaşımı süreleri olmayıp, hak düşümü süresi olduğundan, maddenin kenar başlığında (dava hakkının düşmesi) denilmiş-tir. Maddedeki, (tecavüz eden kimse) kelimeleri yerine, dili-mizde öteden beri yerleşmiş bulunan, (saldırgan) terimi kullanılmış, öbür terimler yukarıki maddelere uygun duruma geti-rilmiş, ifade sadeleştirilmiştir.

    2) Biçim değişikliği: Ayrı ayrı üç kuralı kapsayan bu madde üç bağımsız fıkra haline konulmuştur.

    3) Hüküm değişikliği: Bu maddenin birinci fıkrasındaki (vakıf olur olmaz) ibaresi müphem olup keyfi yorumlara ve hatta suistimallere elverişli bulunduğundan burada kesin ve kısa bir süre konulması uygun görülmüş ve (onbeş günlük) süre kabul edilmiştir. Böylece bu fıkranın, birçok tereddütleri giderecek bir açıklık kazanması sağlanmıştır. İkinci fıkrada yapılan kural değişikliği ise, taşınmazlarda elmenlik davası süresinin (beş-yıl)’a çıkarılması suretiyle olmuştur. Ülkemizde askere alınma veya çalışmak üzere gurbete çıkma, hatta çeşitli yabancı memleketlere gitme gibi sebeplerle, taşınmazını bırakıp ayrılma olayları pek çok olduğundan, maddenin yürürlükteki metninin bu fıkrasındaki (bir) yıllık süre, taşınmazlar için az bulunmuş ve beş yıllık süre kabul edilmek suretiyle maddenin memleket şartlarına daha uygun bir duruma geleceği düşünülmüştür.

    Bunlardan başka bu maddeye üçüncü fıkra olarak eklenen kuralda, mülkiyetten doğan dava hakkının saklı olduğu belirtilerek, elmenlik davası ile mülkiyet davası arasındaki fark açıkça gösterilmiştir. Çünkü Medeni Kanunumuz mülkiyetten doğan dava için, zorla veya gizlice alma veya sataşma konu-sunda, bir zamanaşımı süresi koymamış, ancak bazı durumlarda bu temel kurala istisnalar koymuş buunmaktadır. Bu özellikler ve istisnalar iyniyetli edinimden ve taşınmazlarda, tapu kütü-ğüne olan genel inanç ilkesinden doğmaktadır. İşte bütün bunların gözönüne alınması için bu maddeye eklenen son fıkra ile “mülkiyetten doğan dava haklarının saklı olduğu” esası ko-nulmuş bulunmaktadır.’:

    4. Dava hakkının düşmesi

    Madde 897 - Zorla alma ve sataşma eylemlerinden doğan dava, elmen tarafından bu eylemlerin ve saldırganın öğrenilmesinden başlayarak onbeş gün içinde açılmazsa düşer.

    Elmen saldırıyı ve saldırganı daha geç öğrenmiş olsa bile zorla almanın veya sataşmanın olduğu tarihten başlayarak bir yıl geçince dava hakkı düşer; taşınmazlarda bu süre beş yıldır.

    Mülkiyetten doğan dava hakkı saklıdır.”