• 5358 sayılı Kanuna ait Hükümet Tasarısı Gerekçesi

     «Maddeyle İcra ve İflâs Kanununun 338 inci maddesinde değişiklik yapılmıştır. Birinci fıkrada yapılan değişiklikle fiil kabahat olmaktan çıkarılıp suç haline dönüştürülmüş ve karşılığında öngörülen hapis cezasının miktarı da artırılmıştır. Bu düzenlemeyle malvarlığına ilişkin olarak gerçeğe aykırı beyanda bulunma ceza hukuku yaptırımını gerektiren bir fiil olarak mütalâa edilmiştir. Maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları birleştirilerek düzenlenen yeni ikinci fıkradaki yükümlülüğün yerine getirilmemesi karşılığında ise, yerine getirilmesini sağlamak amacına yönelik olarak, tazyik hapsi öngörülmüştür.»


  • Adliye Encümeni Mazbatası

     «Encümenin cezai hükümler arasına ilave edip, neticenin en mühim şikayetleri tatmin edeceğine kanaat ettiği 338 nci maddenin ikinci fıkrasında yazılan ahkamdır.

    Bir takım borçluların mal beyanında bulundukları sırada 'borcunu ödeyecek bir malı bulunmadığını ve bir kazanç ve gelire de malik olmadığını ve geçim membalarına göre borcunu ödemeye muktedir olmadıklarını' bildirerek alacaklılara aciz vesikası verilmekten başka icra takibine imkan kalmadığı görülmektedir. Halbuki böyle borçlular arasında yaşayış tarzlarından borçlarına karşı halleriyle mütenasip olabilecek bir ödemede bulunabilecekleri istidlal olunmakta ve böylece müreffeh denecek bir halde yaşayan kimselerin görünürde bir malı olmadığından cebri icra suretiyle bir muamele yapılmaması ve kendilerinin de alacaklısına bir ödemede bulunmaması lakaydı ile karşılanacak bir ihlal olmayacağı mülahazasıyla, bunlar hakkında aciz vesikası alan alacaklılara bir şikayet hakkı kabul etmek, borçlunun yaşayış tarzına mütedair ikame edilecek delillerden hasıl olacak kanaate göre alacaklının iddiasının doğru olduğuna hakim kanaat ederse, borçlunun bu hareketini bilinemeyen bir kazancı olduğu veya borcunu da bir hisse ayırarak ödemede bulunmak imkanı bulunduğu halde, bunları ketmetmek veya ödemede bulunmak suretiyle alacaklının hakkını alamamaktan mütevellit zararını idame ettirdiği neticesine varmak, adalet düşüncesiyle musip bir hüküm olacağı mülahaza edilmiştir. Bu kabil borçluların hareketi, hakikate muhalif beyan addiyle, o surette haklarında ceza tertibi kabul olunmuştur.

    Ceza hükmü verildikten sonra alacaklının muvafakat edeceği veya hakimin haliyle mütenasip göreceği tarzda ödeme taahhüdünde bulunan mahkum borçlu hakkında cezanın infazı talik olunur.»


  • 3222 sayılı Kanuna ait Hükümet Gerekçesi

     «(337) nci maddedeki gerekçelerle 338 inci maddede yer alan 'bu yüzden zarar gören' deyimi metinden çıkarılmaktadır (337 nci maddedeki gerekçe ile). Ayrıca, aciz haline düştüğü halde eski yaşamını rahatlıkla sürdüren borçluların mevcudiyeti karşısında, kanun hükümlerinin yeterli hale getirilmesi zarureti duyulmuş, 338 inci madde bu amaçla da ele alınmıştır. Aciz vesikası almış olan alacaklıların birden fazla olabileceği gözönünde tutulmuş ve bunlar arasındaki sırayı tayinde talep tarihi esas alınmıştır.»