• 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunda Yer Alan Madde Gerekçesi

    2675 sayılı Kanunda yer verilmeyen "Temsil yetkisi" başlıklı yeni bir maddedir.

    Milletlerarası özel hukukta, iradî temsil ilişkisinde yer alan üçlü ilişkideki tüm menfaatleri dengeleyen objektif bir bağlama kuralına her zaman ihtiyaç duyulmuştur. Tasarının 29 uncu maddesi bu ihtiyacı karşılamak için düzenlenmiştir.

    Maddenin birinci fıkrasında, temel ilişki veya temel sözleşme diye adlandırılan, temsil olunanla temsilci arasındaki temsil yetkisine, taraflar arasındaki ilişkinin tâbi olduğu hukukun, uygulanması kabul edilmiştir.

    Maddenin ikinci fıkrasında, temsilcinin bir işleminin temsil olunanı, üçüncü kişiye karşı taahhüt altına sokabilmesinin şartları, başka bir ifade ile doğrudan temsilde, temsilciyle üçüncü kişi arasındaki ilişki ele alınmıştır. Bu ilişkide, temsilcinin kendisine temsil olunan tarafından verilen yetkiyi kullanması sonucu üçüncü kişi ile temsilci arasında sözleşmeden doğan bir borç ilişkisi meydana gelmiştir. Ancak temsil ilişkisinin niteliği gereği bu ilişkinin sonuçları temsil olunanı bağlamaktadır. İşte bu sonucun onaya çıkabilmesinin temel şartı niteliğinde olan temsil yetkisine, temsilci ile üçüncü kişi arasında kurulan ve esas ilişki denilen sözleşmeden bağımsız olan ve ilişkide yer alan bütün menfaatleri dengede tutan bir bağlama kriterinin uygulanması gereklidir. Bu nedenle temsil yetkisine, üçlü ilişkideki tüm tarafların bilebileceği "temsilcinin işyeri" hukukunun uygulanması esası kabul edilmiştir. Ancak, temsilcinin işyerinin bulunmaması veya bu yerin üçüncü kişilerce bilinmemesi hâli ile temsilcinin işyeri dışında yetkisini kullanması durumunda "yetkinin fiilen kullanıldığı yer" hukukunun uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

    Maddenin ikinci fıkrasındaki bağlama kuralının yetkisiz temsil veya yetkiyi aşan temsil ilişkisinde de, daha açık bir ifadeyle temsilci ile üçüncü kişi arasında çıkması olası sorunlara da uygulanacağı hüküm altına alınarak hem boşluk bırakılmamış hem de bu konuda ortaya çıkabilecek tereddütler önlenmiştir.

    Maddenin üçüncü fıkrasında temsilci ile temsil olunan arasında hizmet ilişkisinin varlığı ve buna ek olarak temsilcinin bağımsız bir işyerinin bulunmaması hâli için bir istisna getirilerek temsil olunanın işyeri hukukunun uygulanacağı hükmü öngörülmüştür. Bu hüküm oluşturulurken, üçüncü kişilerin temsilci ile temsil olunan arasındaki hizmet ilişkisi konusunda bilgi edinebilecekleri kanısını güçlendirecek bazı şartların varlığına ihtiyaç duyulmuş ve maddeye bu unsurlar konularak temsil ilişkisinde menfaatler dengesinin bozulmaması sağlanmıştır.