• “1998 ve 1999 Tasarısı”ndaki Gerekçe

     “Madde 897 - Yürürlükteki kanunun 811 inci maddesini karşılamaktadır.

    Madde İsviçre Medeni Kanununun 841 inci maddesine paralel olarak üç fıkra hâline getirilmiş, yürürlükteki metnin “İmtiyaz” şeklinde olan başlığı “Ön-celik” olarak düzeltilmiştir. Maddeyle, bir arsa üzerinde bir yapı eseri inşaa ederek, arsanın değerini artıran yapı alacaklılarının, bu değer artışından öncelikle yararlandırılması amaçlanmaktadır. Kural olarak kanunî yapı ipoteğinin daha önce tesis edilmiş olan iradî ipotek haklarına karşı bir önceliği yoktur. Rehnin paraya çevrilmesi hâlinde satış parası iradî ve kanunî ipotek hakları arasında sıralarına göre dağıtılacaktır. Fakat bu şekilde yapılacak dağıtımın sonunda yapı alacaklıları alacağını tamamını veya bir kısmını tahsil edemezler ise, karşılanamayan bu yapı alacağı, ön sıradaki rehinli bu alacaklılara özgülenen satış bedelinden, arsanın (yapısız olarak) değerinin çıkarılmasıyla elde edilecek farktan karşılanır. Maddede bir tazminattan söz ediliyorsa da esasen burada bir tazminat yükümlülüğü değil değer artışının öncelikle yapı alacaklılarına özgülenmesi söz konusudur. Örneğin satış parası bir milyar, arsanın yapısız olarak değeri dört yüz milyon lira ise aradaki altı yüz milyon liralık değer artışı farkı, öncelikle bunu yaratan yapı alacaklılarına özgülenecektir. Fakat böyle bir öncelik hakkı, önceki sırada bulunan rehinli alacaklıların iyiniyetli olmamaları koşuluna bağlı kılınmıştır. Yani onların lehlerine tesis edilmiş olan önceki sıradaki rehin haklarının, yapı alacaklılarının zararına olduğunu bilmeleri veya durum ve koşullara göre bilmeleri kendilerinden beklenilmelidir.

    Ön sıradaki iyiniyetli olmayan rehinli alacaklılar, alacaklarını devir ederlerse onların bu haklarını devir alan alacaklılar da, maddenin ikinci fıkrasına göre yapı alacaklılarının öncelik haklarına birinci fıkradaki sınırlar içinde katlanmak zorundadır. Bunların iyiniyetli olmaları durumu değiştirmeyecektir. Bu sebepledir ki üçüncü fıkrada yapı işine başlandığı tapuya işaret edilmişse, ipotekten başka (ipotekli borç senedi veya irat senedi şeklinde) rehin tesisi yasaklanmıştır.”



  • “1984 Tasarısı”ndaki Gerekçe

     

    ‘Madde 815 - Madde, yürürlükteki kanunun 811. madde-sini karşılamaktadır; kaynak İsviçre Medeni Kanununun 841. maddesine uygun olarak üç fıkra hâlinde düzenlenmiştir. Hü-küm değişikliği yoktur.’:

     

    “e. Öncelik

    Madde 815 - Satış bedeli zanaatkârların ve müteahhit-lerin alacaklarının tamamını karşılamadığı takdirde kalan kısım, onların böyle bir zarara uğrayacağını bildikleri veya bilecek durumda oldukları hâlde ipotek hakkı elde eden önceki sıradaki alacaklıların payına düşen satış bedelinden arsa değeri çıkarıldıktan sonra artan para ile karşılanır.

    Önceki sırada bulunan alacaklı, rehin senedini devre-derse, bu devir yüzünden zanaatkârların ve müteahhitlerin elde edemedikleri alacak miktarını tazmin etmekle yükümlü olur.

    İşe başlandığı bir hak sahibinin ihbarı üzerine tapu kü-tüğünün beyanlar sütununa yazıldıktan sonra, tescilin yapı-labileceği sürenin bitmesine kadar taşınmaz üzerinde ipotekten başka türde rehin tescil edilemez.”


  • “1971 Tasarısı”ndaki Gerekçe

     

    ‘1) Terim ve ifade: Kenar başlıktaki (imtiyaz) deyimi yerine (sırada üstünlük) deyimi konulmuştur. Böylece 810 uncu madde (sırada eşitlik) 811 inci madde ise (sırada üstünlük) esaslarını düzenlemektedir. Bundan başka maddenin terimleri yukarıki maddelere uygun duruma getirilmiş, ifade sadeleş-tirilmiştir.

    2) Biçim değişikliği: Ayrı ayrı üç kuralı kapsayan bu madde, aslında olduğu gibi, üç ayrı fıkra haline getirilmiştir.

    3) Hüküm değişikliği: 811 inci maddenin bugünkü met-ninin son fıkrasında, inşaat işine veya ameliyesine başlandığı tarihin, hak sahiplerinden birinin istemi üzerine tapu kütüğüne işaret edilebileceği önce esas kural olarak belirtilmiş ve onun al- tındaki cümlede bunun doğurduğu sonuç açıklanmıştır. Böylece bu fıkradaki (tapu kütüğüne işaret) kavramının bir (tescil) niteliği olmayıp doğrudan doğruya tapu kütük sayfasının rehinler tablosundaki (beyanlar) sütununa yapılması gereken bir işaretten ibaret olduğu açıkça belirtilmiştir. Gerçi tapu kütüğü sicilinin 89 uncu maddesi bu (işaret) dolayısiyle Medeni Ka-nunumuzun 809 uncu maddesine yollama yapmakta ise de, bu tamamen yerinde sayılmaz. Çünkü Medeni Kanunun 809 uncu maddesinin birinci fıkrasındaki kaydın mahiyeti bir (işaret) olmayıp kütüğe yapılacak (geçici tescil) dir. Asıl (işaret) kavramı ve bunun doğurmuş olduğu sonuç 811 inci maddede düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu nokta bu tasarının 811 inci maddesinin son fıkrasında daha açık olarak belirmiş bulunmaktadır.’:

     

    “c) Sırada üstünlük

    Madde 811 - Taşınmaz, paraya çevrilince, zanaatkâr ve yükleniciler alacaklarının tümünü elde edemezlerse; onların bu yüzden zarar göreceğini bildikleri veya bilmeleri gerektiği halde o taşınmazı daha önce kendi yararlarına rehinle bağlamış olan alacaklılar, bu zararları, satış parasından kendi paylarına dü-şen para tutarında o taşınmazın, yapı yapılmadan önceki değeri indirildikten sonra kalan miktardan tazmin de yükümlü olurlar.

    Önceki sırada buluna alacaklı taşınmaz rehin senedini başkasına devretmişse, zanaatkâr ve yüklenicinin bu devir yü-zünden yoksun kaldıkları miktarı tazmin ile yükümlü olur.

    İşte başlama günü hak sahiplerinden birinin istemi üzeri-ne, tapu kütüğüne işaret edilebilir; bu durumda kanunî ipoteğin tescil süresi sona erinceye değin o taşınmaz üzerinde ipotekten başka bir taşınmaz rehni tapuya tescil edilemez.”