Velayetin değiştirilmesine dair davalar çocuğun güvenliğini doğrudan ilgilendiren davalar olduğu, davada, velayet hakkına sahip anne ya da babanın, kural olarak temsil olunanın menfaatine hareket ettiği kabul edilse dahi her zaman çocuğun yararına davranmayacağı, herhangi bir sebeple çocuk aleyhine hareket ederek onun zararına bir durum yaratma ihtimali olduğu, velayetin değiştirilmesi davalarında davanın açılış amacı da diğer tarafın çocuğun menfaatine aykırı davrandığı iddiası olduğundan, çocuk ile yasal temsilcisi arasında bir menfaat çatışmasının olduğu kabul edilerek TMK mad. 426/2 gereğince küçüğe bir temsil kayyımı atanması gerektiği-
Erkeğe kusur olarak yüklenen 'eşyaları kırma' vakıasına davalı-davacı kadın tarafından dilekçelerin karşılıklı olarak verilmesi aşamasında dayanılmadığı gibi bu eylemden sonra birliğin devam ettiği, bu sebeple kusur belirlemesine esas alınamayacağı- Kadının boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğe nazaran daha fazla kusurlu olduğu, sosyal inceleme raporuna göre ortak çocuğun uzman tarafından alınan beyanında 'velayetinin annesine verilmesini istediği', kadının erkeğin cimri oluşu sebebiyle münferit olarak hırsızlık eylemini gerçekleştirdiği, kadının çocuğa yönelik velayeti üstlenmesine engel bir davranışının bulunmadığı-
Velayet düzenlemesi mahkemece veya istinabe suretiyle eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istediği konusunda bilgilendirilerek, velayet hakkındaki tercihlerinin kendilerinden sorulması, çocukların hale nerede ve kiminle yaşadıkları tespit edilerek, psikolog ve sosyal çalışmacı niteliğindeki uzman veya uzmanlardan sosyal inceleme raporu istenerek karar verilmesi gerektiği- Davacı kadının boşanma davası kabul edildiği halde, davalı yararına boşanma davası yönünden maktu vekalet ücreti takdir edilmiş olmasının hatalı olduğu-
Velayet düzenlemesi yapılırken idrak çağında bulunan çocuğun velayet konusunda görüşü bizzat alınıp düzenleme yapılması gerektiği-
Ortak çocukların velayeti konusunda bizzat mahkemece görüşlerinin alınması, bu görüşlerin değerlendirilmesi ve gerekirse uzman raporu da alınarak gerçekleşecek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Velayet düzenlemesi yapılırken uzman bilirkişiden sosyal inceleme raporu alınarak ve idrak çağında bulunan çocukların velayet konusunda görüşü bizzat alınıp düzenleme yapılması gerektiği-
Velayet altındaki çocuğun fiil ehliyeti vesayet altındaki kişinin ehliyeti gibidir; TMK'nun 345. Maddesi kapsamında çocuğu borç altına sokan işlemlerin hâkimin onayına bağlı olacağı-
Borçlunun, borçlandığı tarihte «borçlanma ehliyetine sahip olmadığı»na ilişkin itirazının, süresiz olarak -icra dairesine veya tetkik merciine- bildirilebileceğini–
«Sulh hakiminin izni alınmadan velayeten imzalanan kredi sözleşmesinin, velayet altındaki küçüğü bağlamayacağı» hususunun süresiz şikâyet yolu ile ileri sürülebileceği–
Bir sanat veya meslekle uğraşan sezgin kişilerin düzenledikleri senetlerin -MK. mad. 342, 343, 453 uyarınca- geçerli olacağı–