• «1998 ve 1999 Tasarısı»ndaki Gerekçe

     «Madde 343 - Yürürlükteki Kanunun 269 uncu maddesini kısmen karşılamaktadır.

    Madde, İsviçre Medenî Kanununun 305 inci maddesini örnek alan 1984 tarihli Öntasarının 260 ıncı maddesinin aynıdır. Yürürlükteki metne göre hüküm değişikliği yoktur. Yalnız yürürlükteki metnin birinci fıkrasının ikinci cümlesi Tasarının bir önceki maddesine alınmıştır.»



  • “1984 Tasarısı”ndaki Gerekçe

     

    ‘Madde 260 - Madde, yürürlükteki Kanunun 269. maddesini karşılamaktadır. Yürürlükteki metnin birinci fıkrasının ikinci cümlesi, Tasarıda bir önceki maddeye alınmıştır. Başka hüküm değişikliği yoktur.’:

    «VI. Çocuğun fiil ehliyeti

    Madde 260 - Velâyet altındaki çocuğun fiil ehliyeti vesayet altındaki kimsenin ehliyeti gibidir.

    Çocuk, borçlarından, ana babanın çocuk malları üzerin-deki haklarına bakılmaksızın kendi malvarlığı ile sorumludur.»


  • “1971 Tasarısı”ndaki Gerekçe

     

    ‘1) Terim ve ifade: Terimler öteki maddelere uydurulmuş ve ifade sadeleştirilmiştir. Özellikle kenar başlıktaki (ehliyet) terimi yerine (çocuğun eylem yeteneği) terimi konularak hem yukarıda dokuzuncu maddedeki terimlere uyulmuş, hem de buradaki yeteneğin hangi çeşit yetenek olduğu, İsviçre aslına uygun olarak açıklanmıştır. Bundan başka birinci fıkrada (sınırlanmış yeteneksizlik) terimi İsviçre aslında olduğu gibi teknik ıstılah olarak kabul olunmuştur. Çünkü velâyet altındaki çocuk, ehliyet bakımından, yeteneksiz durumdadır. Ancak bu çocuk sezgin ise onun yeteneksizliği bazı yetenek durumlarıyla sınırlandırılmış bulunmaktadır ki, bu durum yukarıda 16 ncı mad-dede düzenlenmiş bulunmaktadır. Velâyet altındaki sezgin ço-cuk kanunî temsilcisinin rızası olmadıkça kendi işlemiyle borç altına giremediği için yeteneksizdir. Ancak böyle bir çocuk sez-ginlik gücüne sahip ise yukarıda Tasarının 16 ncı maddesinin ikinci fıkrasında gösterildiği gibi (karşılıksız edinimde) ve (kişi-ye sıkı olarak bağlı haklarını kullanmada) tek başına hareket edebilirler ve bu istisnaî durumlarda yaptıkları işlemler geçerli olur. Demek ki bu gibi sezgin küçüklerde esas olan yeteneksizlik, 16 ncı maddede gösterilmiş bulunan istisnalarla sınırlıdır. Başka bir deyimle, velâyet veya vasilik altında bulunan sezgin kişiler (tam yeteneksiz) değil, (sınırlı yeteneksiz) durumundadırlar. İşte 269 uncu maddenin birinci fıkrasında bu (sınırlı yeteneksizlik) durumu açıkça belirtilmiştir. Bundan başka üçüncü fıkradaki (bir borç iltizam eden) yerine kısaca (borçlarından) denil-miştir; zira bu fıkranın manâsı, çocuğun sadece kendi yaptığı sözleşme ile bir borç münasebeti meydana getirmesi olmayıp hukuka aykırı eylemlerinden doğan borçlardan da sorumlu olmasıdır. Bu sebeple (borç iltizam eden) deyimi bu maddenin amacını açıkça belirtmektedir. Bu sebeple (borçlarından) kelimesi tercih edilmiştir. Bundan başka yine üçüncü fıkradaki (kendi malından) terimi yerine de, Almanca aslında olduğu gibi (malvarlığı) terimi tercih olunmuştur. Şimdiye kadar Almanca (Vermögen) ve Fransızca (patrimoine) terimleri yerine bizde kullanılmakta olan (mâmelek) terimi hem eskimiş, hem de Türkçe’ye yabancı kalmış bir kelimedir. Nitekim malvarlığının çeşitlerini belirtmek ve birbirinden ayırmak için (maddî mâmelek), (manevî mâmelek) gibi dilimize yabancı olan terimleri kullanmak zorunluğu doğmaktadır. Oysa kişinin aktif ve pasif bütün mal durumunu ifade için (malvarlığı), beden, düşünce ve manevî varlıklarının bütününe de (kişi varlığı) demekle bu sakınca giderilmekte ve böylece bu kavramlar daha açık ve daha kuvvetli olarak hukuk dilimize yerleştirilmiş bulunmaktadır. Esasen Medenî Kanun Komisyonu da dilimizde, bütün varlığı ifade etmek üzere yaşamakta olan (varı yoğu) sözünden de ilham alarak (malvarlığı) kelimesinin (mâmelek) karşılığında kullanılmasını ve hukuk dilimize bir terim olarak yerleştirilmesini uygun görmüştür.

    2) Biçim değişikliği: Madde, aslında olduğu gibi, üç ayrı fıkra durumuna getirilmiştir. Çünkü bu fıkralardan herbiri kendine mahsus ayrı bir kuralı kapsamaktadır.

    3) Hüküm değişikliği, yoktur.’:

    «b) Çocuğun eylem yeteneği.

    Madde 269 - Velâyet altındaki çocuk sezgin ise, onun eylem yeteneksizliği, vasîlik altındaki sezgin kimseninki gibi, sınırlıdır.

    Vasî tarafından temsile ilişkin kurallar, vesayetlinin kendi mallarının yönetimine katılması hakkındaki kural müstesna olmak üzere, burada da benzetme yoluyla uygulanır.

    Çocuk, borçlarından kendi malvarlığı ile sorumludur; burada çocuğun malları üzerinde ana ve babanın sahip olduğu yönetim ve yararlanma haklarına bakılmaz.»