Uyuşmazlık, gayri nakdi alacağa yönelik genel haciz yoluyla ilamsız takipte icra memur muamelesine yönelik şikayet istemine ilişkindir...
Tescil işleminin yaptırılmamış olması nedeniyle Ticaret Borsası YK Kararı ile belirlenen tescil ücreti ve gecikme cezasının davacı tarafça ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibi bakımından davacının davalı Borsaya açtığı menfi tespit davası (İİK 72)-  İdari işlemlerden dolayı zarara uğrayanların, idare aleyhine, idari yargı yerinde tam yargı davası veya idari işlemin iptali davası açabileceği (İYUK 2/I-b)- Davada “idari nitelikte bir karar ya da işleminin” iptali değil, davacının davalıya herhangi bir borcunun olmadığının tespiti (İİK. 72) talep edildiğinden, uyuşmazlığın çözüm yerinin adli yargı olduğu-  İdari yargıda İcra ve İflas Kanunu’na dayalı olarak açılan menfi tespit davasının görülemeyeceği-
"Takibe konu alacağın ilamsız icra yolu ile tahsilinin gerekip gerekmediği" hususu icra müdürlüğünce re’sen gözetilmesi gerektiğinden, "İİK hükümlerine göre ilamsız takip yapılamayacağı, ihtilafın idari yargının görev alanına girdiği" yönündeki iddianın, "borca itiraz" sebebi değil, "şikâyet" sebebi olduğu ve icra mahkemesince işin esasının incelenmesi gerektiği-
İcra ve İflas Kanunu'nun 42. maddesine 2017 yılında eklenen "İdari yargının görev alanına giren konularda ilamsız takip yoluna başvurulamaz." hükmü gereği içtihat değişikliğine gidildiği ve davacının davalı idareden alacağı bulunduğu hususunun idari yargının görev alanına girmesi nedeniyle ilamsız icra takibi ve itirazın iptali davasına konu olamayacağı belirtilerek adli yargının değil idari yargının görevli olduğuna dair karar verildiği-
Davacı asıl borçlu şirkete icra emrinin 26.07.2018 tarihinde tebliğ edildiği, şirketin usulsüz tebliğ şikayetinde bulunmadığı, şirketin davasının süresinde olmadığı, asıl borçlu tarafından açılan davanın süresinde olmaması nedeni ile ipotek malikinin açtığı dava sonucunda icra emrinin iptali veya düzeltilmesi söz konusu olamayacağından istemin reddine karar verilmesi gerekeceği-
İdari yargının görev alanına giren konularda ilamsız takip yoluna başvurulamayacağı- İdari yargının görev alanına giren konularda, 25/08/2017 tarihinden önce başlatılmış ilamsız icra takipleri hakkında, talep üzerine icra müdürünce 42’nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca dosya üzerinden düşme kararı verileceği ve kararın alacaklıya resen tebliğ edileceği, alacaklının, düşme kararının tebliğinden itibaren yedi gün içinde şikayet yoluna başvurabileceği, düşme kararının kesinleşmesinden itibaren otuz gün içinde idari yargı merciinde dava açılabileceği, düşme talebinin reddine veya düşme kararı hakkındaki şikayetin kabulüne ilişkin karar kesinleşmeden takibe devam edilemeyeceği, ilamsız icra takipleri hakkında açılmış itirazın iptali veya itirazın kaldırılması davalarında talep üzerine, karar verilmesine yer olmadığına karar verileceği, tarafların yaptığı takip ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti üzerlerinde bırakıleceğı, bu kararın kesinleşmesi üzerine takip dosyası icra müdürlüğüne iade edileceği ve takip hakkında birinci fıkra uyarınca işlem yapılacağı-
Büyükşehir Belediyesine bağlı Su ve Kanalizasyon İdaresi kamu kurumu olmakla birlikte tacir sayıldığından, ve idari yargı yerlerinde sadece ilgili idareye karşı dava açılabileceğinden,  davacı, özel hukuk tüzel kişisi (tacir) olan davalının haksız eylemine dayanarak talepte bulunduğuna göre uyuşmazlığın çözüm yerinin idari yargı değil, yargı olduğu ve bu nedenle, İİK. 42'de yer alan “İdari yargının görev alanına giren konularda ilamsız takip yoluna başvurulamaz” şeklindeki düzenlemenin izinsiz kazıdan kaynaklı idari para cezalarına ilişkin itirazın iptali davasında uygulama yeri bulunmadığı-
Bir kamu tüzel kişisi olan davalı kurumun emrinde görevli kamu çalışanı olan davacının isteminin idare hukuku kuralları çerçevesinde ve idari yargı yerinde değerlendirilmesi gerekeceği, itirazın iptali davası sırasında, icra takibinin temelini oluşturan ve aslı da idari eylem olan alacağın varlığının ve kapsamının hukuk mahkemesi tarafından çözümlenmesinin kabul edilemeyeceği-
Elinde ilam bulunan alacaklı için getirilen düzenlemeler onu takip yapmaktan alıkoymamakta; aksine daha kolay, çabuk ve ucuz yolla alacağına kavuşturan özel bir yol sağlamakta olduğu- Alacağı ilama bağlanmış alacaklının itiraza tâbi, uzayabilecek bir usulün takip edilmesi gereken ve daha masraflı olabilecek genel haciz yolu ile ilamsız takip yolunu seçmekte hukuki yararının olmadığı- Hiçbir belgeye dayalı olmaksızın icra takibine girişmek yerine alacağını hüküm altına aldırmak yolunu seçen alacaklının, bu seçimini takip aşamasında değiştirip ilama bağlı alacağını ilamsız takibe koymasının da haklı görülemeyeceği-
İtirazın iptali davalarında icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazların da öncelikle incelenmesi gerektiği- Başlangıçta icra takibini yetkisiz icra dairesinde başlatan davasının daha sonra davalının yetki itirazı üzerine takibini 5521 s. K. mad. 5'de öngörülen ve işçi lehine konulan yetki kuralı kapsamında işin yapıldığı yerin bağlı olduğu ve bu nedenle yetkili olan icra dairelerine naklettiği, yetkili icra dairesince davalıya yeni ödeme emri gönderildiği anlaşıldığından, mahkemece itirazın iptali davasının esası hakkında karar verilmesi gerektiği- "İcra takibinde icra dairesinin yetkisine ilişkin itiraz hakkında karar verilmeden icra dosyasının yetkili icra dairelerine gönderilmesinin mümkün bulunmadığı, icra dairelerinin yetkisinin kamu düzeninden olmadığı, bu nedenle davacının davalı derneğin yetki itirazını kabul etmesi hâlinde, icra dosyasının ancak yetkili gösterilen icra dairelerine gönderilmesini talep edebileceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • kayıt gösteriliyor