Alacaklı tarafından hiç icra takibi yapılmamış olması halinde, borçlunun açtığı olumsuz tesbit davasının reddine karar verilmiş olması halinde, davalı-alacaklı yararına İİK. 72/IV uyarınca tazminata hükmedilemeyeceği–
«Borçtan kurtulma davası»ndan (İİK. mad. 69) farklı olarak, «olumsuz tesbit davası»nın (İİK. mad. 72) dinlenebilmesi için, % 15 teminatın depo edilmesine gerek bulunmadığı–
Olumsuz tesbit davasının «senette yetkili olduğu belirtilen mahkeme» dışında «davalının ikametgâhının bulunduğu yerdeki mahkemede» de açılabileceği («yetki anlaşması ‘kaydı’»nın ikametgâh mahkemesinin yetkisini kaldırmayacağı)–
İcra takibi -itirazsız- kesinleştikten sonra da -borç ödenmeden- olumsuz tesbit davası açılabileceği–
Zamanaşımına uğramış bonoların, yazılı delil başlangıcı sayılacağı–
«Davanın açılmamış sayılmasına» karar verilen durumlarda, «maktu» avukatlık ücreti takdiri gerekeceği (Av. Üc. Tar. mad. 7)–
Sahtelik iddiası ile «açılmış olan olumsuz tesbit davasının» -bilirkişi incelemesi yaptırılması aşamasında gelinmiş olmadıkça- icra takibini, mahkemece ayrıca ihtiyati tedbir kararı verilmiş olmadıkça durdurmayacağı (Hemen belirtelim ki; bu açıklamalar 1.10.2011 tarihinde yürürlükten kalkmış olan 1086 Sayılı HUMK. çerçevesinde geçerlidir. 01.10.2011 tarihinde yürülüğe girmiş olan yeni 6100 Sayılı HMK.nun 209. maddesinde tamamen farklı bir düzenleme kabul edilmiş olup bu yeni düzenlemeye göre "adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilnceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz" (HMK.209/1) denilmiş olduğundan, hakkında sahtelik iddiasında bulunulmuş olan senet ile ilgili takibin durması için önceki HUMK'nun 317. maddesindeki şartların gerçekleşmesi aranmayacak ve sadece sahtelik iddiasında bulunulması ile o senede dayalı icra takibi kendiliğinden duracaktır. )
Dava konusu senetlerde «borçlu» («keşideci», «avalist» ya da «ciranta») sıfatı bulunmayan kimsenin, bu senetlere dayanarak açtığı olumsuz tesbit davasının «aktif ehliyetinin yokluğu» nedeniyle reddi gerekeceği–
«Senedin sahte olduğu» iddiasıyla, asliye hukuk mahkemesinde açılan davanın reddedilip, hükmün kesinleşmiş olmasının «senedin teminat senedi olduğu» iddiasıyla yeni bir dava açılmasını engellemeyeceği ve bu davada önceki hükmün «kesin hüküm» teşkil etmeyeceği–