Yapı kooperatifinden, ortağın verdiği senedi ciro yolu ile alan müteahhidin «ortakların hukukî durumlarını» bilmesi gerektiğinden, borçlu-ortağın açtığı senet iptali davasında iyiniyet iddiasında bulunamayacağı–
Çekte «keşide yerinin yazılmaması halinde» belge ‘çek’ sayılmayacağı gibi, hâmiline düzenlenmişse ‘havale’ niteliğinde dahi olmayacağı, bu durumda isbat yükünün davalı - alacaklıya düşeceği–
Mahkemeden aldığı ihtiyati tedbir kararını uygulattıktan sonra, açtığı olumsuz tesbit davasından feragat eden davacı borçlunun, yargılama giderleri yanında «davalı - alacaklıya tazminat ödemesine» de karar verilmesi gerekeceği–
Keşidecinin ödediği senet hakkında -keşideci ile birlikte- lehdar tarafından açılan «geri alma davası»nın -lehdar bakımından- reddine karar verilmesi (72/VII) gerekeceği–
Davacı-borçlunun kaybettiği çeki, başkasından ciro yolu ile devralmış olan hâmilin «kötüniyetli» ya da «kusurlu» olduğu kanıtlanmadıkça, «çekin hâmilinden istirdadına» karar verilemeyeceği– .
«Evlenme ile ilgili evraklar imzalatılırken, dava konusu senedin de hile ile imzalatıldığı» iddiasının tanık beyanları ile kanıtlanabileceği–
Ticari senetlerde keşideci ile lehtar arasında ticari belge ilişkisinden evvel kural olarak bir adil hukuk alacak-borç ilişkisi olup asıl borç ilişkisinin kurulmasından sonra veya bu ilişki kurulurken bir ticari belge düzenlenmiş olması, mevcut bu iki tür ilişkiden birine dayanılarak dava açılmasını engellemezyeceği ve her iki ilişki bir arada varlıklarını sürdürdükleri hallerde, alacaklının, telahuk eden haklarından herhangi birini ileri sürmeye yetkili olması gerekeceği-
«İpotek borçlusu» yerine «kredisi borçlusu»nun -bankaya- «borcu kalmadığından» bahisle, «ipoteğin kaldırılması»nı isteyemeyeceği—
Dava, «borçtan kurtulma davası» adı altında açılmış olsa da, dava dilekçesinin içeriğine ve davacının amacına göre, davaya «olumsuz tesbit davası» olarak bakılması gerekeceği–