Senedin «yetkisiz temsilci tarafından veya yetkili temsilcinin temsil yetkisini (sınırını) aşarak düzenlendiği» iddiasının, «mutlak def’i» olduğu, bu nedenle de -kötüniyet koşulu aranmaksızın- senedin tüm hâmillerine karşı ileri sürülebileceği–
Olumsuz tesbit davasının -dava konusu alacağın dava sırasında alacaklıya ödenmesi nedeniyle- geri alma davasına dönüşmesi üzerine, davacı-borçlunun istemde bulunması halinde, ayrıca faize de hükmedilmesi gerekeceği–
İcra Mahkemesinin (tetkik merciinin) kararlarının, hukuk mahkemesindeki olumsuz tesbit davasında «kesin hüküm» sayılmayacağı–
Yetki itirazının bildirilmesi gereken on günlük sürenin bitiminin adli tatile rastlaması, bu günün de tatil olması halinde, sürenin bu tatili izleyen gün sona ereceği–
Maddi olgunun tesbitine ilişkin ceza mahkemesi kararı, hukukun hakimini de bağlayacağından (BK. mad. 53; şimdi; TBK. mad. 74), «ortada haksız bir ödeme bulunmadığını» belirten mahkûmiyet kararının, geri alma davasında bağlayıcı delil sayılacağı–
Takip (ve dava) konusu alacakla ilgili olarak açılan olumsuz tespit davası sonunda «borçluların, borçlu olmadıklarının tespitine» karar verilmiş olmasının, usulüne uygun olarak gerçekleştirilen ihalenin feshine neden olmayacağı–
Davacının dava dilekçesinde İİK’nun 69. maddesine dayanmasının mahkemeyi bağlamayacağı, HUMK. 76 (şimdi; HMK. 33) uyarınca hakimin tarafların hukuki nitelendirmesiyle bağlı olmayarak ancak tarafların ileri sürdüğü maddi olaylar ve neticeyi taleple bağlı kalarak hukuki nitelendirmeyi serbestçe yaparak uyuşmazlığı karara bağlayacağı–
«İpoteğin geçersizliği» iddiasının icra mahkemesinde (tetkik merciinde) incelenemeyeceği–
Süresi içinde yapılan «ibraz işlemi» protesto ile eşdeğerde olduğundan, muhataba ibrazdan sonra yapılan cironun, temlik hükmünde olacağı, bu nedenle keşidecinin lehdara karşı ileri sürebileceği kişisel def’ileri, hâmile karşı da ileri sürebileceği–
Davacının, «malen» kaydını taşıyan bir senedin «hatır senedi» olarak verildiğini ileri sürmesi, davalının da «senetlerin verilen borç para karşılığında ve borçlunun kefil sıfatıyla ödediği paralar nedeniyle» alındığını belirtmesi halinde, senedin davalı tarafından değil davacı tarafından tâlil edilmiş olacağı ve isbat yükünün öncelikle davacı-borçluya düşeceği–