Vâde farkının faiz niteliğinde olmadığı bu nedenle borçlunun temerrüde düştüğü tarihten itibaren vade farkı alacağına temerrüt faizi uygulanacağı–
HUMK. 193/II uyarınca; yetkisizlik kararının kesinleşmesinden sonra davalı tarafa yetkili mahkemede tebligat yaptırma yetkisinin münhasıran davacıya ait olduğu-(Not: Yeni HMK. 20/2 uyarınca dosya kendisine gönderilen mahkemenin, kendiliğinden taraflara davetiye göndermesi gerekmektedir.)
Beyaz imza alınıp verilmesi hallerinde taraflar arasında karşılıklı ve kuvvetli emniyete dayanan bir münasabetin mevcut olduğu kabul edilmekte olup, davacının olayda şahit dinletmesinin Hukuk Muhakemeleri Usul Kanunun 293. maddesinin 4. ve 5. bentlerine de uygun olması gerekeceği-
Asıl borçlunun (keşidecinin) imzasını içermeyen bir senedin «bono» sayılmayacağı, böyle bir senede verilen avalin de hüküm ifade etmeyeceği, bu durumda bu senet nedeniyle alacaklıya kefil sıfatıyla ödenen para hakkında istirdat (geri alma) davası açılabileceği–
Olayın yaşamın olağan koşullarıyla bağdaşmaması ya da yaşamın olağan akışına aykırılık durumunun bir kural niteliğinde olmayıp yaşam deneyleri sonucu ortaya çıkan 'olayına özgü ayrık bir olgu' olarak uygulanması gerektiği- Bu durumda, mahkemece davacının savına yönelik tüm belge ve kanıtların toplanıp incelenerek, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği-
İİK. 89/III uyarınca 3. kişinin açtığı olumsuz tespit davasının reddi halinde, mahkemece talep olmasa dahi (kendiliğinden) «dava konusu şeyin % 40’ından (şimdi; 6352 s. Kanun uyarınca %20'sinden) aşağı olmamak üzere» davalı lehine tazminata karar verilmesi gerekeceği–
Birinci/ikinci haciz ihbarnamesine süresinde cevap vermeyerek ikinci/üçüncü haciz ihbarnamesinin çıkarılmasına ve dolayısı ile olumsuz tesbit davasının açılmasına davacının neden olduğu durumlarda, ilk oturumda davanın davalı tarafından kabul edilmesi halinde, davalının yargılama gideri (ve vekalet ücretinden) sorumlu tutulamayacağı–
İcra takibinden önce açılan olumsuz tesbit davası sonunda, davanın kabulüne karar veren mahkemenin ayrıca davacı -borçlu lehine- % 40’dan (şimdi %20'den) az olmamak üzere- «haksız takip tazminatı»na («kötüniyet tazminatı»na) hükmedemeyeceği (İİK. 72/V)–
GSM telefon sistemi içinde verilen hizmetlerin tespitinin özel ve teknik bilgiyi gerektirmesi nedeniyle, bu konuda uzman bilirkişilerden Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması gerekeceği, hakimin meslek bilgisiyle bunu tespit edemeyeceği–
İİK 72/son hükmünün «özel» ve «mutlak yetki» kuralı olduğu- olumsuz tespit (ve geri alma) davalarının mutlaka «icra takibinin yapıldığı yerde» veya «davalının ikametgahının bulunduğu yerde» açılabileceği (bu gibi yerler dışında «yetki sözleşmesinde belirtilen yerde», «haksız fiilin yapıldığı yerde «hata», «hile»nin, «ikrah»ın, «sahtelik»in yapıldığı yerde açılamayacağı gibi, yetkili mahkemenin HUMK. 10’a (şimdi; HMK. 10'a), BK. 73’e (şimdi; TBK. mad. 89) göre de belirlenemeyeceği)- İİK. 72/son hükmünün, icra takibinden önce ya da sonra açılan tüm olumsuz tespit (ve geri alma) davalarını kapsadığı–