Ciro suretiyle temlik edilen kambiyo senetlerinde, keşidecinin öncelikle lehtara karşı borçlu olmadığını usulen kanıtlaması, daha sonra hamilin TTK’nun 599. (şimdi; TTK.'nun 687.) maddesinde öngörüldüğü şekilde kötü niyetli olduğunu -her türlü delille- ispat etmesi gerekeceği–
Davacının, lehtar tarafından bankaya tevdi edilen çekin «hatır çeki olarak düzenlenmiş olduğunu» usulen kanıtlaması gerekeceği–
İİK 72/son hükmünün «özel» ve «mutlak yetki» kuralı olduğu- olumsuz tespit (ve geri alma) davalarının mutlaka «icra takibinin yapıldığı yerde» veya «davalının ikametgahının bulunduğu yerde» açılabileceği (bu gibi yerler dışında «yetki sözleşmesinde belirtilen yerde», «haksız fiilin yapıldığı yerde «hata», «hile»nin, «ikrah»ın, «sahtelik»in yapıldığı yerde açılamayacağı gibi, yetkili mahkemenin HUMK. 10’a (şimdi; HMK. 10'a), BK. 73’e (şimdi; TBK. mad. 89) göre de belirlenemeyeceği)- İİK. 72/son hükmünün, icra takibinden önce ya da sonra açılan tüm olumsuz tespit (ve geri alma) davalarını kapsadığı–
Bir bononun boş olarak verilmesinin mümkün olduğu gibi, senedi boş olarak alan bir kimsenin bu senedi aynen bir başkasına bu şekilde devredebileceği, devralan kişinin de lehdar hanesine kendi adına yazarak takip ve tahsile girişilebileceği (ancak, senedi boş olarak devir alan kimsenin «senedin karşılıksız olduğunu bildiği halde, senedi devraldığının» keşideci-borçlu tarafından isbat edilmesi halinde, senedin iptali gerekeceği)–
Davacı borçlunun «çek hamilinin, çeki iktisap ederken kötü niyetli olduğunu yani bile bile kendisinin zararına hareket etmiş olduğunu» ispat etmesi gerekeceği–
Borçlunun -«nakit» olarak ya da «çek»le veya «alacağın temliki» suretiyle yaptığı- ödemelerin, «dava konusu borç dışındaki başka bir borçla ilgili olduğunu» ileri süren davalı - alacaklının, bu savunmasını isbat zorunda olduğu–
Faiz oranının ve buna göre takipte istenen işlemiş faiz alacağının olumsuz tespit davasına konu edilebileceği–
BK. mad. 31’de (şimdi; TBK. mad. 39) öngörülen bir yıllık «borçlu olunmadığını bildirme» (dava açma) süresinin hak düşürücü süre olduğu, mahkemece doğrudan doğruya gözetileceği–