Davacı bankanın, İİK. 89/1 gereğince çıkarılan 1. haciz ihbarnamesine süresinde cevap vermeyerek olumsuz tespit davasının açılmasına neden olması halinde, davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği–
Senedin «başlık parası» karşılığı düzenlenmiş (ve dolayısı ile geçersiz) olduğunun tesbiti ve iptali amacıyla açılan olumsuz tesbit davalarında iddianın «tanık» ile isbat edilebileceği–
Takip konusu alacağın yabancı para alacağı olması halinde, İİK’nun 72. maddesine göre, «takip konusu alacağın dava tarihindeki kura göre Türk lirası karşılığı üzerinden» tazminata hükmedileceği (yabancı para cinsinden tazminata karar verilemeyeceği)–
İlamda hükmedilen inkâr tazminatı ve yargılama giderlerinin -ilam kesinleştikten sonra- alacaklının yürüttüğü takip dosyasından talep edilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı–
Olumsuz tesbit davasının kabulü halinde, davacı - borçlu yararına % 40’dan (şimdi %20'den) az olmamak üzere «haksız takip tazminatı»na hükmedilebilmesi için, öncelikle davacının bu hususu dilekçesinde talep etmiş olması ve ayrıca alacaklı tarafından yapılmış olan icra takibinin hem «haksız» hem de «kötüniyetle» yapılmış olduğunun kanıtlanması gerektiği (İİK. 72/V)- Alacaklının «kötüniyetli» sayılabileceği/sayılamayacağı durumlar–
Boş olarak imzalanan kefalete ilişkin kısımların sonradan doldurulmak suretiyle kefalet limitinin belirlenmesinin BK. 484 hükmüyle (şimdi; TBK. mad. 583) bağdaşmadığı...– (Not: Kefalet sözleşmesinin geçerliliği; sözleşmenin yazılı şekilde yapılmasına, kefilin sorumlu olacağı azami miktarın ve kefalet tarihinin sözleşmede belirtilmiş olmasına bağlanmıştır.)
Her ne kadar garanti sözleşmesinde, kefalette olduğu gibi limit koşulu bulunmamakta ise de, belirsizliğin garantisi olamayacağından ve dava konusu sözleşmede ne miktar kredi açılacağı yani neyin garanti edildiği belli olmadığından davacı borçlunun sorumluluğundan söz edilemeyeceği–