Taraflar arasındaki menfi tesbit davasında, davalı kötüniyetli olursa kötüniyet tazminatına hükmedilmemesi gerekeceği-
Davanın, cezai şartın tahsili talebine ilişkin olduğu, cezai şartın, olumlu zararı temsil ettiği, hiçbir zarar olmasa da bu cezanın tazminin talep edilmesinin mümkün olduğu, sözleşme serbestisi ilkesi uyarınca tarafların cezai şartı diledikleri gibi kararlaştırabilecekleri, kural olarak tacirlerin sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın fahiş olduğunu iddia ederek indirim isteyemeyecekleri, ancak bu cezanın, tacirin ekonomik yıkımına neden olacak miktarda ise ahlak ve adaba aykırılık nedeniyle indirime tabi tutulabileceği-
Borçlunun icra takibinden önce yaptığı ödemeleri düşmeden alacağın tamamı üzerinden icra takibi başlatan alacaklının kötü niyetli olduğunun kabul edilerek ödenen miktarlar üzerinden borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin gerekeceği-
İcra tehdidi altında ve haciz sırasında borcun kabul edilmiş olmasının hukuki sonuç doğurmayacağı ve davalıyı alacağını ispat yükümlülüğünden kurtarmayacağı-
Menfi tespit kararı eldeki itirazın iptali davasının sonucunu etkileyeceğinden, mahkemece, menfi tespit davasının bekletici mesele kabul edilip, sonucuna göre hüküm kurulması gerekeceği-
Dava tarihinde henüz açılmış bir icra takibi bulunmadığından, dava açıldıktan sonra girişilen icra takibinin icra mahkemesince iptal edildiği gerekçesiyle hüküm kurulmaması gerekeceği-
Çek üzerinde “teminat çekidir” şeklinde bir kayıt var ise de, neyin teminatı olduğu belirli olmadığı gibi, bu husus ayrı bir belge ile de kanıtlanamamıştır. Mücerret “teminat” kaydı çekin kambiyo senedi vasfına etkili değildir. Davacını, teminat iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekeceği-
TTK.’ nun 592. maddesi hükmüne göre lehtar hanesi açık olarak çek keşide edilebilirse de, bu çekin keşidecisi ile çekin verildiği kişi arasındaki anlaşmaya uygun olarak doldurulması gerektiği ve bu halde keşidecinin, çeki verdiği kişiye karşı ileri sürebileceği def’ileri, sonradan adı lehtar hanesine yazılan kişiye karşı da ileri sürebileceği-
Davacı şirket adına senedi imzalayan şirket temsilcisi bononun tanzim tarihinden sonra 7/10/1994 tarihinde şirket ortaklığından ayrılmıştır; ancak sırf bononun davacı şirketinin ticari defterlerine kayıtlı olmaması, davacı iddiasını kanıtlamaya yeterli olmadığından kambiyo senedinden davacı şirketin sorumlu olacağı-