Reddedilen dava değeri üzerinden mahkemece davalı yararına nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Olumsuz tesbit davası sonunda alınan ilamın "yargılama giderleri, vekalet ücreti ve tazminat"a ilişkin bölümlerinin bir bütün olduğu, davanın kabulü ya da reddi halinde, ilam kesinleşmeden ilamın bu bölümlerinin infaz edilemeyeceği (takibe konulamayacağı) ve ilam kesinleşmeden bu konuda yapılmış olan takibin şikayet üzerine iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Tüketici sayılabilecek kişinin mal ya da hizmeti ticari faaliyeti dışında özel kullanım ya da tüketimi için talep etmesinin gerekeceği, tacirin ticari işletmeyle ilgili sözleşmelerinde tüketiciler için düzenlenen yasa hükümlerinin uygulanamayacağı, tarafların ticari şirket olduğu davada, TTY 18/1.maddesi uyarınca tacirlerin ticari işletmeleri ile ilgili sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklarda 4077 sayılı yasa hükümleri uygulanamayacağından görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesinin olacağı-
Davacı “takibe konu bononun ikrah altında alındığını ve taraflar arasında ticari ilişki bulunmaması nedeniyle bononun bedelsiz olduğunu” ileri sürerek menfi tespit davası açmıştır. “Bononun zorla alındığı” davacı tarafından ispat edilemediği gibi, davalı ceza mahkemesinde açılan dava sonucunda beraat etmiş ve karar kesinleşmiştir. Bu durumda davacının bedelsizlik yönünden inceleme yapılmalıdır. Bedelsizlik iddiasında ispat yükü davacıda olup, davacının “senedin bedelsiz olduğunu” yazılı delille kanıtlaması gerekeceği-
Ödeme emrine itiraz eden borçlunun menfi tesbit davası açmakta hukuki yararının olacağı-
İİK.’ nun 72/son maddesi uyarınca menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. HUMK.’ nun 23. maddesinin son cümlesi uyarınca “mahkemenin yetkili olmadığını” iddia eden taraf, yetkili mahkemeyi bildirmek zorunda olduğu-
Davacı vekilinin 12/05/2003 tarihli duruşma yönünden mazeret bildirdiği ve mazeretin mahkemece kabul edildiği, yargılamanın 15/09/2003 tarihine ertelenmiş ise de, yeni duruşma gününün davacıya usulen tebliğ edilmediği, usul hukukunda “duruşma gününün kalemden öğrenilmesine” biçiminde karar verilebilmesine olanak sağlayan bir hükmün bulunmadığı-
Olumsuz tespit davasında ileri sürülen iddialar, itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, borçlunun aleyhine itirazın iptali davası açıldıktan sonra, olumsuz tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı–
Senedin her iki tarafçada talil edilmiş olması "çift taraflı talil" halinde ispat külfetinin yer değiştirmeyeceği-